29 Kasım 2008 Cumartesi

.. masallarda buluşsak biz ? .. "28"

fotoğraf yazınsalları - 1




titrek bulutlar üzerinde sekerek ilerlerken ,
düşmekten korkmuyorsun
ve sen umarsızca bedenini gökyüzünde savururken
ufak bir buruşmuş kağıt geçiyor eline rüzgârın esintisiyle ..
teslim edilmesi gereken zamanda teslim edilmemiş ,
yanlışlıkla geç bir zamanda ruhunu sarsacak bir mektubun yarısı !
okumaya başlıyorsun titrek bir bulutun üzerine sereserpe uzanarak
eline ,
sevdiğine dair olan bir kalıntı geçtiğini anlıyorsun
ve sesin kadar narin bir çığlık atıyorsun içinden .. kimseler duyamıyor
rüyandan uyan ,
aslında sen hep o merdivende oturup ağlıyorsun !
  • Önemli Not : Bu yazı , fotoğraftaki çok sevdiğim arkadaşım "Buse Kral"a ithafen yazılmıştır ..
  • Sesleniş : Bana bu yazıyı yazmamda katkı sağlayan bu fotoğraf için Buse'ye teşekkürlerimi iletiyorum =) umarım beğenirsin .

28 Kasım 2008 Cuma

Haykırışlar-5

Belki çok uzun zamandır göremiyorum seni. Çünkü yoruldu düşlerim. Yine de görmek her şey değildir diyor bir iç ses. Kulak ver iç sese. Dinle ne diyor! Hissetmek diyor, hissetmek de yeter bazen. Orada olmadığını bilsen de oradaymış gibi davranmak. Dokunmak her hücresine ve öpmek her bir zerresini. Ama yoksun. Bir düşte var oldun bir kabusta yoksun! İnanmak ve inandırmak herkesi. Varmışsın gibi. Görmek her şey değildir. Düşlemektir bazen. Hayallerde yaşatmak onu. Hayalini koklamak ve gölgesini okşamak. Yoksun. Hiç var olmadığın gibi şimdi de yoksun! Anlamsız bir çift düş. Yağmurla karışık rüzgar var dışarıda. Sararmış, boşlukta uçuşan yapraklar ve yokluğa düşen şimşekler. Bir şimşekle düş yanıma ve yağmur sularına kapılıp git buralardan. Hayalini bırak geride. Yok ol! Yoksun. Ben seni hep sevdim...


Ben bu defa kalabalıkta tek başıma ayaktayım. Üstelik yağmur var yanımda ve şemsiyesizlik. Bir yağmur ve bir hayalin. Hepsi bu! Sanırım en zengin benim.

23/08/2008

27 Kasım 2008 Perşembe

Siyah - 15

Paragrafbaşı
Ne iyi ettin de geldin. Bak iyice bende eski ben var mı. Hiç değişmemişsin derken sana baktığımdaki gibi başı dönmüş sersem halimden bahsettiğini biliyorum. Oysa ilk sordun da bana bunca zaman sonra neler oldu hayatında? Hiç dedim aynı. Aynı ama çok üzdüler beni, çok ağladım. Hani şimdi sen karşımdayken dimdik ayakta buldun ya beni, öylece karşında gülümseyen. İçimde katmerlendi atlattığım sendromlar bir bir. Uykudan korkuyla uyanınca içi titrer ya insanın, sonra ellerine ayaklarına doğru yayılır bu titreme. Bir ürperti bir sendeleme. Öyle şeyler gördüm geçirdim gecelerce. Eimdeki kolonya şişesiyle bile konuştum midemin bulantısına karşı mücadele verirken. Sonra bir gürültü kıyamet. Baktım sonra ellerim kıpkırmızı. Fark etmemişim kolonya şişesi çoktan tuzbuz çorba olmuş aynamla. Kendimi de göremiyordum zaten. Sonra şıp şıp sesler geldi ellerimden. Hissettim sonra üzerime sildim ellerimi. Siyahın üzerinde belli olmuyor kan izleri. Dursun dedim üzerimde. Her renkli duyguyu yuttuğu gibi kırmızının hıncını da yutardı çünkü siyah. Paragrafbaşı dedim kendime sonra. Hadi bir kaldır kafanı. Ayna da yok karşımda sen anlat beni şimdi. Hiç değişmemişsin dedin. Ses tonun aynı hala. Düşündüğün herşey olduğu gibi çıkıyor dışarıya. Ya, öyle işte dedim. Çok şey kattı bana benden kopartılan her şey. Hani çizgifilmlerdeki kafası kesilen canavarların, kesilen yerden 2 başının daha çıkması gibi. Olgun da oldum çocuk da. Gördüğüne göre yordu, görüngüler dünyasının yavruları. Hissetti kimisi ya da hissetmiş numarasıydı. Hani o sırada sen bunları söylerken ben şöyle düşünüyordum. Ve senin bu düşüncemi anladığını da hissediyordum diye bir gün dillenecek gibi kekremsi bakışlar gördüm hep. Duruluğunu kaybettiğinde zihnim konuşmama daha kilometreler vardı. Koşmak lazımdı, cümleleri kat edene dek bir sonraki kelimeyle bulunduğun kelime arasında virgül yoktuysa hızını alamamalıydı. Sessiz kaldı bir ara ortalık. Her sessizlikte yavaş çekime mi girer dünya? Görüntü bir karardı bir parladı. Sonra konuşmamı istedin havadan sudan olsa bile. Uçların vardı senin, komik gelir sana ama öyle hala. Deli bir halin. Ben içimden, sen gayet dışa dönük. Bu tuzlu suyu çok içtim dedim. Sen yanımda otur bazen. Benimle yürümezsin biliyorum. Ama arada bir yanıma otur. Dokunmasan da olur. İki çift laf et. Git sonra.

24 Kasım 2008 Pazartesi

.. masallarda buluşsak biz ? .. "27"

Ecel ?! .. -Cradle of Light-

Öldüğümde sarmasalar beni , gömmeseler toprağa .. cansız bedenimi yatırsalar günlerce masanın üstünde .. morarıp çürürken bile pis bir koku yaymam etrafa , ben aşk kokarım !



Büyüdüğümü gösteren çizgilerim yavaştan çıkmaya başlamış yüzümde ! kaybettiğim hiçbir şey olmadığını düşünüyorum tekrardan .. hatta aksine , kaybettiğimi düşünmem gereken şeyler o kadar çok şey kazandırdı ki hayatımda .. o kadar çok şey kattılar ki ! büyüdüm onlarla .

Küçükken marketten aldığım tüpler vardı .. merhem kabı gibi (: emince çikolata gelirdi ağzına .. tadını çok severdim ! aynı senin tadındaydı belki de .. sen ? . sen ? .sen (: tüp tüp aşkı emdim ben ..

Rivayetlere göre ölmem gereken bu günün gecesini doldurduk .. ve ben yaşıyorum hala ? Allah'a inanmayan nice insanların rivayetleriydi bunlar ! hepsi , yalan .. benim ecelimi , bana benzeyen söyleyemez ! Aşk gibi .. benim içimi kimse bilemez ! belki de ben herkese yalan söylüyorumdur ? ama gerçek olan bir şey biliyorum ben .. senin aşkın da onların rivayetlerinden ! aslında "yok öyle bir şey" .. herkes konuştu , sen dolduruşa geldin ! ve belki sen de onların rivayetisin ? aslında ben seni onların dolduruşuyla sevdim .. oysa sen yoktun ! sen hiç olmadın .. "hiç"

bir suskun ..
bin sustun ..
sonra tek-tük konuştun
ettiğin iki kelamdı aşk ve sevgi
bunlar sadece benim avuntum ..
biliyor musun ?
benim yetiştirdiğim çiçekler hiç solmadı ..
biliyorum ,
ben hiçbir zaman olamadım istediğin o toprağı !
kaç aşk yitirdin sen ?
içimde öldürdüm bütün aşkları ben ..
titrek ellerim yüzünden ,
ne çok kalp kayıp düştü ..
kırdım ben !
ama hiçbiri senin kırdığın kalp gibi ufalanmadı ..
sarabildim ben !
hiçbiri senin kırdığın kalp gibi yara almadı ..

Ecel.im geldiğinde , hissetmek istiyorum .. acımasın canım ! ama o anı yaşamak istiyorum .. ışığı görebilecek miyim ? görmek istiyorum .. hiç aşık olmazsam , beni cennetine alır mısın ? benim zaafım buysa şayet , cehennemini yaşarım .. yanarım !


19 Kasım 2008 Çarşamba

bir aşıklık alışıklıksa

herşeyden önceydi aşkımız. bundan beş sene önce, çocuk olmadan önce, ben doğmadan önce, benden önce, benden öte. en kuytu yerlerde saklanmış yaramaz çocuklar gibiydi. yine de herşeyden önce varmış gibi. son sözlerden önceydi hep bir önce.annemden önce babamın ellerinden önceydi.adımdan önce gelirdi.geldiği günden beri herşey onunla ilgili.
yağan yağmur onunla ilgili nehirlerde taşan su ve yangınlar içimdeki.özlemekler onunla ilgili.birileri anlatırdı, küçüktüm, yaşlı yaşlanmış dudaklarla masallar onunla ilgili.kar tanesi onunla ilgili dilime düşen ve menekşeler saksılarda üşüyen.sokaktaki çimler, martılar, deniz, mehtap, ellerim, gözlerim onunla ilgili.hiçbir yerde geçmeyen adım, adım adım yaklaşmalarım, çocukça suçlarım, kaçışlarım ve kendimi hapsedişim kendimden bir kuleye onunla ilgili.korkuyorsa anlatışım dilimde, yine de güveniyorsa en derinden içim,ağlamaya bile ağlamaklıysa gözlerim gidişilerinde, bakışlarımın ardında susuşum onunla ilgili.pamuk gibi bir çocuksa gözlerime bakıp gülümseyen ve beni arıyorsa gecenin bir yarısı ben uykudayken gözleri, hepsi onunla ilgili.
yine de birşeyler uzak bu gece yarısı ondan.bunca aşıklığımın ortasında yanık kokuyor tenim.istemekler bitmiyor.bitti sandıklarım yetmiyor.herşey onunla bu kadar ilgiliyken ilgisizliği can yakıyor.içim acıyor için için.içimde bi yangın gözlerim duman gözlerim yaşardı yine.ağlamaklıyım.ağlamamalıyım.umudum bu kadar ilgiliyken onla gülümser yine de yüzüm biter belki diye bu hüzün....