31 Mart 2008 Pazartesi

Dipnot 4

karanlık bir gunde dogdum düşmeden derinlerdeydim, düşmenin kendine has acısını yaşayamadan dipteydim.. yukarıya suruklendim, birden buldum kendimi yıldızlar altında, soguk ve hızlı bir hayat vardı önümde atıldım istemeden içine sürüklendim her an, önüme çıkan her engele çarptım hızla, tutunacak birilerini bulamadım canım daha cok yandı her seferinde yıldızlar izliyordu beni ruzgar kosuyordu benimle etrafa bakıyordum surekli bir ugultu vardı hep anlamsı, agac yaprakları hısırtısı , kusların bagrısları, hayvanlar iniliyordu sanki daha hızlandı bedenim gittikce dönüp duruyordu bir sağa bir sola, bakamaz oldum etrafıma.. dönüyordu sanki başım donuyordu dünya.. tutunmak istedim kac kere yada sıgınmak kuytulara ama yapamadım hep cekti hayat beni icine
dopdolu geciyordu zaman bir an bile dusunecek fırsatım olmuyor surekli cekistiriliyordum bir saga bir sola ve sonunda carpıyordum yine bir taşa, sessiz bir durgunluk sardı bedenimi bir an gözlerimi actım yavasca korkarak etrafıma bakındım tekrar agaclar hısırdıyor kuşlar izliyordu beni yıldızlar korku icinde idi bir ugultu geliyordu kulaklarıma sessiz bir ölüm gibi simdi sona dogru ilerliyordu bedenim , ben istemedim buraya gelmeyi ben istemedim burda dogmayı ama hep hayat surukledi beni taki en basından beri kendimi buldum birden gurultu icinde bedenim ucuyordu sanki bir mutluluk sardı beni vede son bir korku , buldum kendimi cıglıklar icinde birden istemeden , tekrar girdim en derinlere nefesim kesilmişti sanki yıldızlar yoktu artık gokyuzunde tek var olan karanlıktı sadece karanlık...
karanlığın kuytusunda ilerlerken bulutları yarıp*sisdumanlarına nefret duyarcasına yıldızları diledim gökyüzünden son bir kez ay ışığını görmeyi diledim karanlıktan.
yaşamak istemem artık aranızda..

Sandık

: sandık

biz hepsini ölü sandik....kazidik topragi kemik topladik sandik sandik .......gözleri açik, aglamakli ruhlar bulduk.. dokundugumuzda korkudan ürperdik .....tiz sesleri üzerimize, tabanlari yüzümüze esirgedigimiz sözleri çarpti, sustu..... ' nasil olur da bunca ölü yigininda böyle küstahça ezersiniz çamur olmus tenleri '...çiglik çigliga disiler ve ellleri...uzadi da uzadi dilimize kadar.. tut ki kopardilar dilimizi, dönermi ki bedenleri geri...müthis simetrileriyle kovdular bizi düzenden...kanayan toprakta kök salmayacak hiç bir beden.. çocukça endiselenen yüregimizi. nagmeli sözlerle disiler çaldi. sandik ki bizim yürekler sakli.. kirilgan diye herkes, bunlar aglamakli.......dilimizde buruk tadi, tükürülmüs yürekler bilmeden.çignedik...için için içimizi yedik...içimizin yiginlari tasti, koktu ve çürüdü bulamaçlari. .bosaltin artik bizimkileri.gelsin siradaki kurban siradaki sandik.......biz hepsini ölü sandik

Karanlık Ölüm '' 8 ''

Olamayanlar adına...

Daralıyorum bu aralar..Dar gelir oldu iyice odam.Ellerim klavyeden çok farede geziyor artık mesela,konuşmuyorum kimseyle.Beceremediğim şeyleri beceriyorum yani anlayacağın..

Bi bilsen neler değişti..Nasıl da eskidim aniden..Nasıl da verimsizleşti o verimli mi verimli bir avuç gönül toprağım..Sanırım nadasa bırakmamı istiyor..Haklı..Çok hoyratça kullandım onu son zamanlarda..Yıprandı,yoruldu,haklı..

Ama hâlâ orda akıl işte..Ya da her neyse..
Gönlü olsun gönlümün..Dinlenelim biraz..

İki elma yarısı adına,,olamayanlar için..

Kendi derdimi unutmak istememden midir nedir bilmiyorum,kıstım içimin sesini yalnızca sevmeye adadım kendimi..Tanıdığım tanımadığm herkesi..
Yalnızca dinliyorm şimdi.Yardım ediyor,,çare bulmaya çalışıyor,,destek oluyor,,gülümsemelerini sağlıyorum.Arada beni soran da çıkıyor tabii..İyiyim diyorum..Sanırım gerçekten iyi yalan söylüyorum..

Nereye kadar gider,nereye kadr oyalarım kendimi bilmiyorum..Herkesle ilgileniyorm tek tek..Mutlulukları için bütün günümü harcıyorum bazen..
Bilmiyorum seviliyor muyum ama seviyorum..Aynı babam gibi işte.

İyi mi geliyor ki insanlarla,sevdiklerimle oyalanmak bana?
Epey oldu düşünmeye fırsat bulamayalı kendimi mesela..Bi bu gece boş kaldım işte..Aklıma geldim birden "nasılım" diye...
Bilmiyorum dedim..
İyiyimdir herhalde..

damla damla yağmur kuşağım -1-

Hayat hoşgeldin demeden ben hoşbulmuşum. Dünya cokmu sinsimiş ne boş bulunmuşum.kanatlanıp uçmuşum da bi yerlerde cok yorulmuşum. Henüz erken ama ruhumun elleri kırışmaya bile başladı.

Küçükken hep koca kız oldun ağlama derlerdi. Annemin bana bakıp gözleri doluyor şimdi. Düşünüyorum da demek ki insanın koca kızı olunca ağlanıyor. Benim bir kızım yok ; belki olmayacak. Demekki ömrümün sonuna kadar ağlamayacağım. Ama bi terslik var ; bn cok ağladım. Elimden balonlarım da uçup gitti. Birileri çocukluğumu da alıp gitmek istedi. Alışır gibi oldum. Sora etimden parca koptu gibi geldi.

Şimdi isyanlardayım. Biri ya da birileri beni benden koparmaya çalıştıkça, kıpkırmızı elma şekerim çamura bulandıkça, hani o koca kızın gözleri doldukça; annem geldi aklıma.senin dedim koca kızın yok ; belki olmayacak. Dolmasın gözlerin. Senin dedim koca bi dünyan var ; kimsenin alıp götüremeyeceği kadar büyük, senin avuçlarına sığacak kadar küçük. Senin dedim bir kalbin var. Her ne kadar parçalara böldüysen de zaman içinde senin kocaman bir kalbin var.

Şimdi gözlerim dolmuyor canım yanınca. Daha sıkı tutunuyorum herşeye. Kapanmış kapılara inat daha sert vuruyorum yumruğumu tokmağa. Açılmazsa onların sorunudur diyorum.onların kaybettiği benim rengarenk yağmur kuşağım. Gölgesinde dinlenmek için oturulacak ağaçlarım var ve oturmaya layık pek az insan. Bulutlarım var ıslanmış yanaklara inat gülümseyen.

Benim yağmur kuşağım... Her damlada yeni bi dünya. Her yeni dünya elma şekerim kadar tatlı. Her yeni dünya dünyalar kadar büyük, benim avuçlarım kadar ufak. Demek ki benim avuçlarım dünyalar kadar kocaman. Kim demiş saramam dünyaları kollarımla diye. Yeter ki birileri sarılmak istesin. Yeter ki birileri bir yerde dinlenmek istesin. Benim yağmur kuşağım damla damla. Damlalar dökülmeden yanaklara sıcaklığı yetişir kucaklara....

30 Mart 2008 Pazar

Siyah - 6

Hikayeni değiştir artık sonu hep bulanık, bir neticeye susuz kaldım her an'ın bir yıldırım, şimşekleri gözlerde fıtık!
Ben kendimi harcadım, içinde çürüdüğüm odamda bağıra çağıra ağlarken etimden et koparırlarcasına. Kendimle kanlı bıçaklı oldum hırsla sapladığım bıçağın izi hala diz kapağımda. Işıkları sakın açma rahatsızım, geleceğin ne önemi var zaten hiç umursamadım. Gözlerimin altındaki halkalardan kendime bir tabla yaptım, her izmariti bastığımda adını sayıkladım...

Bugün dışarıya hiç çıkmadım, odama hiç hava katmadım, en sevdiğim yemekten bir lokma bile tatmadım. Saçlarımı tarayıp aynaya dahi bakmadım. Yüzündeki makyajı elinin tersiyle silmekle olmuyor bunalım.
Sessiz, düşüncesiz, renksiz ve takatsiz bir şekilde karanlığın ortasında ağlamaklıyım.

Karanlık Ölüm '' 7 ''

Denızımsın Azizem, Baktıkca Büyüyen

ellerin ellerimden ayrılmasın sevgilim, gözlerin gözlerimden ayrılmasın azize
ah azize ah azize
yalvarırım gel gitme
çok mesudum ben seninle
ah azize ah azize
beni terk etme, beni terk etme
sev diyorsun azizem seni nasıl seveyim, vefakar olduğunu ben nerden bileyim.


Deniz kokan,
bir istanbul sabahında
elimde gitarım,
seni çalıyorum martılara hüzünlü..
kanatLanıp uçarken özgürlüğüne
martıların gözlerine serpiştirdim özlemimi..

sen gördün mü?
o beyaz narin kanatlara
yosun kokan sevdamı akıttım bir bir..
her uçuş sana varıştı..
sen duydun mu?

saçlarımı tek tek yolup
martıların ellerine verdim
sana getirsinler diye..
her bir telimde
sana beyazlattığım aklarım var..

martılar ağladı..
sen de benim gibi
ağladın mı sevgilim?


28 Mart 2008 Cuma

Siyah - 5

Özledim

İçime yağıyor sanki yağmur..
Doluyor damlalar birer birer..
Ilık bir ilkbahar bu
Özletiyor biraz kavuran sıcakları..
Bir de eli omuzumda olan
Adı yok! Kim? Bilmiyorum..
Susuzluktan kurumuş dudaklarla
Çeşmeye koşmanın verdiği mutluluğu özletiyor bu akşam bana..

Vapurda el eleyken rüzgarla savrulan saçlarım
Yüzünü okşadığında bana fısıldadığın sözleri özletiyor..
Kolların belime dolanık dünyayı unutmuş iki insandık
Sadece sarılıp gözlerimizi kapatmak o ılık rüzgarla birlikte..
Ne bileyim, özledim işte..

.. masallarda buluşsak biz ? .. "6"

oyunun sonu..
oyuncak edilmemesi gereken bir ilişki vardı,güzeldi..sevgi ve aşk bitti,oyuncak edildi!
ama bir de şu var :-
ben hatırlıyorum da,çocukken..küçücükken! oyuncaklarım vardı..çoğu çocukta olduğu gibi! ve hepsinin ayrı değeri vardı..ben babam vefat edene kadar hiçbirini attırmadım onların..tabi o yaşa kadar oynamadım ama severdim..anıları vardı! annem söyler; bir tane arabayı 3 saatten fazla yerde sürtüp dururmuşum "vınn vınn" diye :) onları nasıl atabilirdim ki? böylesine beni oyalayan,benim olan şeyleri nasıl atabilirdim? babam..o gitti ve nefret ettim her şeyden! annem; "artık atabilir miyim şunları?" dediği zaman "canları cehenneme" demişim sanki canlılarmış gibi..böyle olmuş birden! hepsinin değeri gitmiş,bitmiş..
mutsuzdum..yıllarca mutsuz oldum! güzel şehrimin en çalışkan öğrencilerindenken -derece yapan-, bütün hayatım yıkılmış ve moron gibi olmuştum..kimseye belli etmesem bile,çok mutsuzdum! anlayanlar,anlamak isteyenler anlıyorlardı tabi ama genelde herkes beni neşeli bilirdi..lisede zaten iyice batmıştım! orta bir öğrenciydim..öğretmenlerimin "kapasitesi var,çok zeki bir çocuk..çalışırsa yapamayacağı şey yok.." demelerinden sıkılmıştım! sıkılmıştım..
hayatıma giren güzel şeyler olmaya başladı! tek bir kişiyle..her güzel şeyi sağlayan tek bir kişi vardı! ve sonra hissettiklerim..sanki yıllardır onu bekliyormuşum gibi..hatta yıllardır yanımdaymış da,hep gizlenmiş gibi..hiç yabancı değildi,başından beri..
hayatımda önemli bir yeri vardı!
yaşama kaynağımdı!
nefes alabiliyordum..
nefes verebiliyordum..
etim olabiliyordu..
tırnağı olabiliyordum..

insan sıkıldığı şeylerin bile değerini bilip,bir kenara atamazken..karşısına tüm gerçekliğiyle çıkan sevgiliyi nasıl bir kenara atabilir ki? Atamaz..attırmaz! annesi dahi atamaz..çöp değildir o,hayatıdır çünkü! atamaz..çünkü etinin parçaları değil,ettir o! sevdiğidir..bütünüdür! bütündür..aşkıdır!

insanlara şans verilmedikçe başarısızlığa itilir..insanlara şans verilmedikçe hayatı karartılır..insan aşkına bir şans vermediği sürece,yalnızlığa adım adım ilerlemektedir..insan sevdiğini söyleyip de,bunun gereklerini yapmadığı sürece..insan sevdiğini söylememeli o zaman! insan hiç yalan söylememeli..insan zorla bir şey yapmamalı..insan,insanlığını bilmeli! ve insan,karşısındakinin de insan olduğunu düşünebilmeli!

insan hata yapar..insan hatalarıyla yaşar! insandır o..ama o insan hor görülmez..o insan itilmez..o insan kakılmaz..o insan atılmaz..o insan terk edilmez..hiçbir insan! hele ki,bir şeyler yaşamışsan ve o insanın nasıl bir insan olduğunu biliyorsan..ve seviyorsan! nasıl gidebilir ki o zaman diğer insan? nasıl ölüme bırakır ki insan insanı? nasıl bir insan kurban eder aşka insanı?

-boş..gerisi boş! gerisi hep boş..


lanetlenmiş bir yaşam sunuyorum sana
ellerini kimse tutamasın diye
gözlerine kimse bakamasın diye
dudaklarını kimse öpemesin diye
bedenine kimse dokunmasın diye

lanetlenmiş bir yaşam sunuyorum bana
kalbimin odacıklarını kimse bölmesin diye
avuçlarımdaki izlerini kimse silmesin diye
boynumdaki dudağını kimse sökmesin diye
bedenime kimse dokunmasın diye

lanetlenmiş bir yaşam sunuyorum bize
ufak ama temiz,küçük bir ev
içinde periler,melekler
sen ve ben..
gözyaşlarımız! silinmiş kötü anılar..
güzel hatıralar..
içinde ben..
içimde sen..
lanetlenmiş o şirin evde,
yalnız..
sen ve ben!



ama masallarda yaşamıyoruz değil mi? bu ev..bu küçük sevimli ev,masallarda olur..ve şekerden yapılmıştır! şeker tatlıdır..her şey güzeldir! şeker iyidir..biz masal değiliz! biz iyi değiliz..biz iyi olamayız değil mi?
yine de lanetledim seni..lanetledim beni..lanetledim bizi! unutama..mutlu ol ama bensiz yaşayama! bu tezatla ömrünün sonuna dek yaşa hep..asıl kan kaybı şimdi başlıyor sevdiğim..

yoo..yanlış düşünme sakın sevdiğim..insan sevdiğine beddua değil,dua eder! insan sevdiğinin başına kötülük değil,iyilik gelsin ister..iyi olmanı diliyorum ben! evet sevgili..senin iyi olmanı istiyorum! ben beceriksizim ya,iyi edemedim seni..gözler vardı,gözler kaldı..dinlemedin beni,dinlemediler beni..dinletemedim! sen kurtarıcı ararken,en azından bunun için uğraşan insanı da kaybediyorsun..ben de kaybediyorum! ama benim kaybettiğim ne,bilmiyorum..artık tanımlayamıyorum! belki batman,superman,mario vs vs gibi zırvalıklardan değilim ama onlar sadece sözde kahramanlar..ne kadar sevebilirler? ben zaten hiç olmamışım

(: hiç olmamışım!

GİRDAP "3"

Sessizlik;
Çok şey anlatır bazen,
Yüreğimizde olanları,
Haykırışları, çığlıkları.
Bazen bir bakış anlatır
Yakar, kavurur.
Acının mekan tuttuğu yüreklerde..

Karışıktır bazen hissedilen,
Anlayamadan dinleriz içimizdekileri.
Sessizliği dinleriz,
Gürültüsü dolar bedenimize.
Duymayalım diye tıkarız kulaklarımızı,
Engel tanımaz gürültülere..
Yırtınır yüreklerimiz,
Feryadı işitilmeyen sessizlikte..


Dönermi sanırız dünyayı?
Her yeni gün farklımı sanırız?
Döner,belkide evet..
Bilmeden hep başa sardığını..
Bitsin, değişsin isteriz,
Herşey üstümüze gelir.
İstemediğimiz halde..
Değişmeyen bir hüzün ve acı kalır yüreklerde...

Karanlık Ölüm '' 6 ''

Bılınmeyenlere..

Başaramadım işte..

Yenık dustum yıne..
Tam oldu olacak derken..
Yıne kaydı ayagım dustum yıne..
Akıl almaz up uzun bır yol var onumde..
Bom bos, ıssız, susuz her yer karanlık..
Bır adım atıyorum, yıne kor kuyular, yıne derın ucurumlar..
Ölmemı mı ıstıyorlar?
Anlam veremıyorum..
Küstüm, savruldum, yoruldum..
Sürüklendım, yakardım, yalvardım sana..
Oysa sen, terkettın sokak cocukları gibi..
Ellerım acık Rab'ba dogru..
Yalvarıyorum sessızce..
Birazcık da aglıyorum ıste..
Ey nazlım!
Ey cananım!
A benım alyazmalım!
Bakma oyle bana..
Yollarında, delı olmusum..
Ugrunda ne dualar etmısım..
Mecnun gıbı gezmısım dıyar dıyar..
Bulamamısım senı..
Sen geldın ya aklıma yıne, ne isterım yar!
Kokun sardıya cevremı ne ısterım ben!
Ne ısterım SENden baska bu dunyadan..
Uyurken yıne aklıma gelırsın usulca..
Susarım bellı etmem bana baktıgını, görmezlıkten gelırım o gözyaslarını..
Bılırım sende benı seversın..
Gızlersın soyleyemezsın bılırım..
Ağlama n'olur!
Akıtma o baldan tatlı gozyaslarını..
Öyle caresızce bakma n'olur!
Senı anlattıkca kendıme..
Kuruyor dudaklarım..
Su bıle kar etmıyor..
Bedenım usul usul öluyor..
Gozlerım değıl ruhum ağlıyor..
Gıttın gıdelı, gun gectıkce soluyor yaprak yaprak yuregım..
Gıttın gıdelı, herkes bana kus..
Herkes bana dusman..
Bır sokak'tan gecsem, cocuklar bana bakıp guluyorlar...
Deli diye..
Sevdım dıye..
Ölen sevgılının uzerıne sıırler yazıyorum dıye..
Senın ıcın bana delı dıyorlarsa varsın olsun..
Delıyım..
Askının kör kuyuntusuyum..


Mavi Düş



Dipnot 3

arkama bakmadan gidiyorum yarı ülyan bir sokakta çıplak ayaklarla, ıslak yaşantımıda suçlu bir bavula tıkıştırıp yüzyılın en büyük cinayetini işliyorum. kendimi öldürüyorum.
kurtarın beni!
ağustos ayının beklenmedik bir gününde yağmur yağarda ıslanırım diye yürümek çaresizce, içindekileri anlatabilmek, başın eğik yürürken suyun ezgisine..su taneciklerine basmadan yürüyebilmek ıssız kaldırım taşlarının yalın soğukluğunda bir sıcak sandalye aramak, loş ışıklı hanların kapı camları arkasındaki arayışta bir çift yeşil bakış arayıp gözlerini hiç ayırmamak.. pembe duvarların siyah yüzüne bakarken neden pembeye boyamamışlar diye düşünüp pembe gözlükle bakmak kadifekalenin en güzel yerinden izmirin mavi körfezine..

sonra inip damlacık yokuşunun kaygan asfaltından düşmeme çabasıyla izmirin herhangi bir tahta sahil bankında oturup gökyüzünün bronz akşamını seyretmek..
seni düşleyerek kendimi öldürüyorum kalp sancılarıma ayak basıp yeni bir dünya'ya gidiyorum.

27 Mart 2008 Perşembe

Siyah - 4

Yıldönümü

Bugün tam 2 sene oldu, yüreğini yoklayıp kendime sığnak yaptığım; üşüdüğümde sarındığım, özlediğimde kokladığım. Hasretinin kalbime çalındığı 1 sene daha doldu bugün. Minik ellerimi avucunda ısıttığım, gözlerimden ırmak ırmak akıttığım yaşların günü bugün, yıldönümüm-dönüm noktam.

Çok şey anlattın bana, çok şey öğrettin, nefes verdin, sana 'hayat' dedim. Huzur verdin sesinle, gülüşünle; sevginle besledin. Rüya değildi gerçekti hepsi, inanmak güçtü ama sen tektin. Dünyada tek, tek bir yürektik ikimiz. Ayrılmayacağız diye yeminler ettik, gözlerin tutkuyla okşadı ruhumu. Seni çok seviyorum çok...

Biliyorum bırakmadın beni, yanımdasın biliyorum ama özlememek elimde değil yine de. Hem iki cihan da birbiriyle ilişkili değil mi? Sen şimdi bekle yurdunda beni. Gök kubbeyle dağlar birbirine girdiği gün yeni bir yıldönümü olacak bizim için... Tanrı izin verecek ve tutacağım ellerini, öpeceğim o tatlı yüreğini.

Biz hiç ayrılmadık ki! 3. yılımız için bir gün daha ekledim takvime şimdi.

Zamansız Hasat '' 5 ''

Siyah,
Sakın bırakma beni beyazlara.
Sonra kanarım sahte oyunlarına.
Renkleri gözümü boyar kapılırım yalanlarına.
Siyah,
Ben aidim senin karanlık kuyularına.

Hüzünlerle sarılı bedenim.
Kendimi bildim bileli ben senle beraberim.
Beyaz temiz, sarı aydınlık, pembe neşe, yeşil hayat.
Yakışmaz onlar bana yaslardır hep hak…

Hangi yola saptıysam çıkışta hep sendin.
Diğerlerine kapılsam da hep beni bekledin.
Yine sana döndüm işte siyah!
Demek ki gülmeyi hiç hak etmedim…

Dalından düşmüş bir yaprak gibi,
Savruluyorum gecenin karanlığında.
Çok yoruldum koşmaktan, gücüm kalmadı dayanmaya…
Acımı hissetmiyorum siyah, öldüm ben galiba…

Siyahtır asalet,
Siyahtır hüzün.
Nereye baksam sen.
Ne zaman sana baksam siyah.

Rüyalarım siyah, geleceğim siyah.
Siyaha bürünmüş bedenim,
Kanmaz artık beyazlara.
Sonsuza kadar seninleyim,
Hüzünlerde kalmalıyım, sende siyah…

Karanlık Ölüm '' 5 ''

Gitme..

Ayrılık bir tek basıbos düslerde diye
Ah yazdılar ikimize
Kader hükmün vermis.
Ah yazdılar, biz isyan ettik diye.
Bilmediler
Sen günahımsan ben ahretin olurum gitsende.
Görmediler ah yazdılar bir günah aksamında
Seni sevdigimi bile bile
Ne olur gitme…

.. masallarda buluşsak biz ? .. "5"

Bugün sesini duymak istedim ..

Bir başkası var mı ? Hangi hayal dünyamda o ? .. o benim için duvaksız bir gelin sadece ! ama yok zaten .. sadece sesi var , yüzü yok ! gözümde canlanan bir kurbağa prenses o .. sesi var , cismi yok !

Bugün senin sesini duymak istiyorum .. yanlış mı bu ? "hayır" demeyi çok iyi öğrendin .. biliyorum , yine "hayır" kelimesi düşecek dudaklarından ! ama seni ikna edebilirim .. bugün senin sesini duymak istiyorum ! yalnızca 1 gün daha özlememek için buna ihtiyacım var ..
Yanına gelmeliyim aslında ama yapamam .. gözünden akan makyajı ben silebilirdim ! ama yapamam .. korkuyorum oraya geldiğimde farklı bir şeyle karşılaşmaktan .. ve korkuyorum artık , sadece bana dizinin dibindeyken ihtiyacın olduğunu düşünmekten ! uzaktayken bu niye mümkün değil ? gerçekten gözden ırak olan , gönülden de mi ırak ? bunun tersini çıkarmayı istiyorduk diye hatırlıyorum .. ama bugün ve dün , hatta her gün ! bıktım tezat düşünmekten ..

Bugün yalnızca sesini duymak istemiştim .. yarın ve ondan sonraki günler de isteyeceğim ama bilmeyeceksin ! çünkü sana sadece bugün söyleyebildim ..
Şimdi tekrar dönüyorum hayalimdeki duvaksız gelin olan kurbağa prensesime .. dönüyorum sadece sesi olan ama yüzünü bilmediğim cisme ! beni mutlu eder misin ?

Dipnot 2

Herşey senden önce ve senden sonra..

H
er anımın kurşungeçirmez saatlerinde sen gelirsin aklıma

Elimi uzatırım uzanırım sensizliğe
Rüzgârla dalından kopan bir yaprak gibi...
Şelale altında oturup gün batımını seyrediyorum
Esareti esir eden gizemli bir rotadayım
Yelkenlerim hep sana doğru

Siyah gökyüzüne bakarım parıldarım ışıldarım
En melankoli saatlerimde rahatlatırsın beni
Nedensizce seni düşünerek uyuyamam geceleri
Dalga geçer arkadaşlarım ne oluyor sana diyor
E bilmiyorlar ki bendeki bu değişik hissi
Nil nehri gibi direnirim zamanın yorgunluğuna

Öyle tatlısın ve şirinsin ki
Niye sana bu kadar ilgi
Canıma can katar gülüşün
Elimi bir tutsan bana yeter


Ve
En sonunda

Sana bir şekilde söyleyebilirsem
En umulmadık anda sevindirirsen beni
Nasıl yanar yüreğim bilemezsin
Denizler söndüremez içimdeki ateşi
Enfes bir akşamın en güzel sefalarında
Nadir açar yapraklarım yoksan yanımda

Sen düşersin aklıma sabahı olmayan bir gece de
O kadar bendesin ki ben bile şaşırıyorum kendime
Ne var sende bu kadar beni sana çeken
Rahat edemedim bir türlü mısralarım bitti
Ağladım ve ıslandı kağıtlar, tüm ilhamımda gitti.

akrostiş..

26 Mart 2008 Çarşamba

Siyah - 3

Nefret

Yazıp yazıp fırlatıyorum kağıtları, çöp kutusu doldu yine. Sana bir-iki cümle yazmak bu kadar zor değildi. Hiçbir satırı beğenemiyorum şimdi, hiçbir satır beğenmiyor hissettiklerimi.

Oysa en kolay şeydir nefreti dile getirmek, bağıra çağıra söylenmek için, bir an önce çıkabilmek için ininden kor olur önce yürekte.. Sonra püskürtmek acımasızca sana, rahatlatıcıdır da aslına bakılırsa...

Ama şimdi kağıtlar hazmetmiyor nefreti ve çöp kutusu da isyanda. Bir kibrit çakıp yaksam bu yığını, evim de yansa ellerim de kitaplarım da... Hatta senin verdiğin o minik çiçek kartı da... Yansa benimle birlikte o nefretler de yok olsa.
Kıyamadı ki bu yürek bir damla akıtmana gözlerinden. Nefret de neymiş! Bırak yanıp dursun o bağrımda. Sen hep gülümse nefretimden uzakta, serin teras akşamlarında aşk şerbetlerinden yudumla...

Zamansız Hasat '' 4 ''

Bak sende görüyor musun karşıdaki kelebekleri,
Çiçeklerin üstüne konan o mucize eserleri.
Dur kuzuların seslerini duymak istiyorum.
Boylu boyuna uzanmak çimenlere...
Koşmak delicesine hiçliğin ortasına,
Kabullenmek gerçeği ne kadar acı olsa da...

Sus ürkütme küçük serçeleri!
Nasılda cıvıl cıvıl ötüşüp,
Müjdeliyorlar baharın geldiğini...
Her dalı cennet kokuyor ıhlamurun,
Çiçeklerle selamlaşan vızıltısı arıların...
Doğanın baştan sona bu aydınlanışının,
Ruhumda olacağını düşünmek hayal bundan sonra...

Kıskanmak doğayı baharı kıskanmak,
Onun gibi solup ta yeniden açamamak..
Bir kere kanadımı yarayı kapayamamak...
Biten bir baharın ardına bakıp,
Bir dahaki baharda buluşamamak...

Yıkmak isterdim duvarları,
Kaybedeceğimi bile bile yıkmak..
Koşmak isterdim arkasından,
Yetişemeyeceğimi bile bile koşmak...
Gülümsemek isterdim hayata,
Bekleyen hüznünü kabullenmiş olarak...


Düşmek isterdim yerlere,
Daha güçlü kalkacağımı düşünerek.
Haykırmak isterdim derdimi,
Birinin duyacağını umut ederek.
Ağlamak isterdim doyasıya,
Sonsuza kadar güleceğimi bilerek...

Ortak olmak isterdim bahara,
Onun gibi yeniden doğmak bir daha...
Uçmak isterdim kelebekler gibi
Az da olsa ömrü, mutlu olmak bu yaşamda...
Güneşi hissetmek isterdim ıhlamur gibi
Cennet kokusunu taşımak her dalında...

Hayat cennettir mutluyken,
Cehennemin dipsiz kuyusu kötü anında.
Aslında güzeli düşünmek gerekir,
Karşılaşmış olsan da acıyla.
Hüzünde güzeldir bazen,
Yaşamasını bildiğin anda.
Kendim olmak isterim yeniden,
Her ne kadar yalancı bahara aldanmış olsam da...

Karanlık Ölüm '' 4 ''

Yoksun

Elimi uzattığım hiçbir yerdesin
gözlerimin alamadığı,kulaklarımın yetmediği,
aklımın erişemediği boyutlarda
kimbilir nelerle uğraşıyorsun şu anda
oysa ben burada
yalnızca yalnızlığımı
yalnızca sensizliğimi
yalnızca hiç olduğumu duyumsayabiliyorum..
seninle hayal köprülerimizin çürüklüğünde
bir de düşüp içinde boğulduğumuz acımasız nehirlerde buluşabiliyoruz
derin bir uyku var üzerimde
hani şu silkinip atılamayanlardan
belki de bambaşka olmalıydı her şey
bıktım her gün yaralarımı kendi çaresizliğimle temizlemek zorundalığımdan
bunu istememiştim halbuki hayatın dilek kutularından
ne yapabilirim ki artık
ne gelir elinden bir zavallının
sana açılan tüm yolları kapalıysa
üstelik tükenmişse bütün umutları sana dair
neylesin
yokluğunla bezenmiş varlığına kapanmaktan başka....

25 Mart 2008 Salı

.. masallarda buluşsak biz ? .. "4"

Kalbim Yukarda ..

Evet hatırladım şimdi , o denizin üstünde yürüyordum ! umarsızca , kayıtsızca , dimdik ve ağlak .. ve sonra hava kararıverdi birden ! simsiyah bir gökyüzünde gölgelendirme gibi duran bembeyaz bulutlar .. hepsi bana inat kalp şeklinde sanki ! sonra aklıma geldi "kalbim yukarda" sözcüğü .. seni anımsamaktan bıkmadım , usanmadım ! sen yaşanmışlığımsın .. pişman değilim ama umrunda olmadığım için de üzülemem ! dünya dönüyor ve aslında dünyanın hep merkezleri kendimiziz .. dünya bizim etrafımızda dönüyor ! yine de bencil olmamalı insan .. seni sevdiğim için üzülemem asla ! sana aşık olduğum için de üzülemem ! sen bitmişliğimsin .. bitirdiğin evvelim ve geleceğim ! "mutlu yarınlara" diye bir şey yok .. ama inadına mutlu olmalı insan ya , bunu başaracağım ben ! güçsüz mü görüyorsun beni ? hayır , her zaman güçlüydüm ! ve sadece ben değil , sevgim de hep güçlüydü ! işte .. bu yüzden hayatında yaptığın en büyük yanlışlardan biri olacak gidişin ! böyle olmasını dilemiyorum kesinlikle .. ve ben üzülmüyorum artık , sen de üzülme ! ne şimdi , ne ileride ..

sen orada , ben bulutlarda ..
aslında benim "kalbim yukarda"

Karanlık Ölüm '' 3 ''

Senden Arda Kalanlar !

Hayallerimi yüklenip gezdiğim yollar,

Sessizliği sırtlayıp kan ağlıyor şimdi..
Gözlerimde, sahte bakışlara dost olmuş gözlerinin izleri
Yüreğimde, sevda nöbetlerinin siyah incileri..

Geç oldu belki ama sonunda anladım
Anladım ve kaybolan yıllarıma ağladım
Biliyorum ve kabul ediyorum artık..
Sen benim sevdaya dair büyüttüğüm cümlelerim değil
Kan rengine boyanmış ağlayan hecelerimsin..
Sen benim ölüm gelmeden koynuma giren ecelim,
Ardımdan mısra mısra yanan şiirlerimsin...


Hep arayıp da bulduğunu sandığın aslında hiç bulamadığın...Hep kaybettiğin zamanlar...Sessizlik içinde harcarken geceyi,dünü,yarını,gözyaşını kim anladı yine seni...Kim görebildi içini...Öylesine özler oldun ki dünü,umutlarımı,hayallerimi,hepsi avucumdan giden tutamadığım,tutmaya çalıştıkça;tırnaklarımın etimi kestiği,ellerimin kanadığı,içimin acıdığı zamanlar...Artık yoklar ne kanayan eller,ne kurulan hayaller...Öylesine uzak ki,öylesine acı ki bu yaşanılanlar...En çok gördüğüm ama hiç bugünkü gibi görmedğim duvarlar...İçimde büyüyen isyan,içimde büyüyen yaralı ruh...Öyle ,öyle ihtiyacım varki sana...

Siyah - 2

Yardım Edemem

Yanımda oturman çok güzel, Sana eskisi gibi uzun uzun bakamıyor olsam da kokunu duyabilmek çok güzel.

Yanımdasın ama çok uzaksın bana, gözlerin başka noktada, aklın başka dünyada, ruhun susmuş artık; sesini duyamıyorum. Her zamankinden daha bezginsin bugün; yüzün solgun, dudakların kuru çöl yanığı...

Nasılsın diye soramam ki sana okuyorken ben her hücreni.. Okurken gözlerinden tüm düşüncelerini, dolsa da gözlerim ağlayamam ki.
Enkaz olmuş bedenindeki toz duman anılarına dokunamam küçük sevgili. Çok yaktılar canını tenini, ellerini, gözlerini... Dokunursam o anılarına iyi etmem eminim buna. Elim değse izi kalacaktır o tozlu raflarında kalbinin, her rafında ayrı bir mazi ayrı bir sevgili...
Bir de benim ağırlığım yetmezmiş gibi...

Ellerim zaten yeterince kirli, boğazımdan gelen kandan lekeli. Sana yarayamam ki, yardımına koşamam eskisi gibi. Elim kolum bağlı, mahkumiyetim ebedi...

Kalakaldık yan yana; sen enkazında kederli, ben tüm savaşlarımda gazi.

GİRDAP "2"

İçinde boğulduğumuz zamanlar.Ruhumuzu kuşatan karanlıkla birlikte..span>

Zaman bizim isteğimiz dışında nasılda hızlı geçiyor. Hiç farkına bile varmadan tüketiyoruz bize sunulan ömrümüzü .Hiç değerini anlayamadan geçirdiğimiz saniyeleri.Bir daha yaşayamayacağımızı bile bile .Oysa elimizden alınsa ne zaman biteceğini bir bilsek,kimbilir, yapmadığımız neleri yaparız.Kimbilir umursamadığımız neleri umursarız .Belkide kızdığımız nelere kızmayız.Aslında bizim için o kadar önemli gördüğümüz birçok şeyin ne kadar önemsiz olduğunu, anlatamadığımız söyleyemediğimiz bir çok şeyi söyleyebilmemiz gerektiğini, sürekli içinde bulunduğumuz için bize normal ve sıkıcı gelen aslında ne kadar harikalar olduğunu .

Belkide tüm bunların nedeni hep bir bekleyiş, ömrümüzün bize göstereceği güzellikleri umut ediş.Aslında beklenenden daha da güzel olduğunun farkına varmadan.

Boşa geçirdiğimiz o kadar zaman, güzelliklerin tadına varamadığımız o koskoca ama bedelli boşluk...

Hep bir erteleyiş.Bekleneni farklı sanırız yaşadığımızdan...
Yaşadıklarımızın farklılığını anlayamadan...

Bazen geleceği umut ediş.Bazen geçmişi özleyiş.Pişmanlıklar vardır geçmişimizden kalan, geleceğimizi kuşatan.Ya da "iyiki yaşadım" lar vardır.Asla yeri doldurulmayan.Bazılarımızın ömür dediği şey, bazılarımızın hayat, bazılarımızın keder. Bazen rahatlık, bazen yorgunluk,yıpranmışlık..

Hep bir boşluk olmasından aslında..
Hep bir bilinmezlik aslında...

Zamansız Hasat '' 3 ''

Fark edilmek istemiş yaprak ömrünce
Rüzgâr çarpan bedeninde hissetmek sevgiyi...
Fark etmiş belki...
Güneşe olan borcunu,
Suya olan tutkusunu,
Toprağa olan duygusunu,
Ama fark edilmek istemiş hep...
Belki bir gün fark ederler diye hayal etmiş,
Ümidi hiç bitmemiş tükenmemiş...
Her doğan gün onun için yeni bir heyecanmış...
Günler geçmiş aylar geçmiş
Hep beklemiş...
Sonra bir gün insanlar gelip,
Koparmışlar yaprağı...
İşlemişler güzelleştirmişler
Süslemişler bayağı...
Çok güzel olmuş yaprak,
Evin en güzel yerine koymuşlar onu...
Artık herkes onu fark eder olmuş,
Gelen giden onun güzelliğinden bahsediyormuş.
Yaprağın dikkatini çekmiyormuş fark edilmek...
Rüyası gerçekleşmiş olsa da uyanmak istiyormuş artık
Ait olduğu yere dönüp beklemek istiyormuş.
Bekleyip ümit etmek,
Onu gerçekten kendi olduğu için
Fark eden biri olacağını düşünmek...

Hep böyle olmaz mı zaten,
Önce hayal ederiz...
Sonra başlarız peşinden koşmaya.
Hayal bize o kadar uzak gelir ki
Yetiştiğimizin farkına bile varamayız.
Yada vardığımız yer
Olmak istediğimiz yer değildir.
Ben bunu istemedim dersin,
Beklediğim, hak ettiğim bu değildi...

Acaba ne yapmalı?
Vazgeçmeli mi hayal kurmaktan?
Yada imkansızı mı istemek gerekir...
Sürekli kovalamak için hayatı...
Yada kabullenmek mi lazım?
İyisiyle kötüsüyle...
Tadına varılmalı mı anın?
Yoksa geride kalıp hüzünlere mi sarılmalı?
Acılarla örtmeli miyiz bedenimizi?
Kilit vurup paslanmaya mı bırakmalıyız kalbimizi?

Eğer vazgeçersek her şeyden,
Geriye dönüp baktığımızda,
O keşkeler rahat bırakacak mı bizi?
Geçmişe gitme isteği,
Yakıp kavurmayacak mı bedenimizi?
Her doğan günün, yaşadığımız her anın,
Bize verilen bir hediye olduğunu,
Hatırlayıp da şükreden var mıdır acaba?
Evet, yaşıyorum, hissediyorum, seviyorum.
Birçoğundan daha şanslıyım biliyorum...
Bugün varsam eğer,
Benim için yeni bir umut demektir...
Fark edilmesem de fark etmeliyim,
Fark edilmek için fark etmemeliyim...
Ki ben fark edebiliyorsam eğer;
Yaşıyorum demektir...
Fark edilmeyi bekleyen o kadar çok şey var ki...
En iyisi kafamızı kaldırıp silkinmeliyiz bi !!!
Mutluluk bir başkasında değil,
Olmasını istediğimiz yerdedir.
Yeter ki fark etmesini bilelim...

.. masallarda buluşsak biz ? .. "3"

Sil baştan ..

Kirli oyunların,ucuz yalanların döndüğü bu komik dünyanın eserlerini biz insanlar yapıyoruz..her şey biz insanların yapıtı! bazen kirli,bazense temiziz! bazen sinsi,bazen safız! işte böyle bir ortamda kök salıp yeşerirken acılarımızın yoğunluğunu tahmin edemez kimse..tahmin edemez dinleyicilerimiz! belki sizler kirlisiniz,belki de biz..belki biz sizi kirletiyoruz,belki de siz bizi..
anlamsız davranışlardan,yorumsuz bırakılan birkaç cümlecik yazdım size! kavramları çeşitli aracılıklarla seçen,kuralları bir bir çiğneyen ufak bir yaşam tarzı sundum size..
hayTa bir gençlik sezdim gözlerinizde..pıtır pıtır patlayan şekerler gördüm ağızlarınızda..tatlı,sevimli! ve uykudan yeni kalkmış bir ben vardım orada..gözlerimi aslında yeni açmışım ve o gördüklerim hiç yokmuş,rüyalarmış gibi..
olabilir diye düşünmek,emin olmamak..sonunda da olabilirdi diyebilmek! basit sözcükleri basit insanlar kurar..basitleşmemek ve bir şeyleri bayağılaştırmamak gerekir hep! ruhtur anımsatan düşleri bize,aydır ışığı yansıtan tepede..silip baştan çizmek gerektiğinde,doğru olduğunu sanar insan ilk karşısına çıkanı! sözlerle aldatır yalancı..bir kez olsun kanmamak ister insan ama "yanlış zaman,yanlış insan" .. bu senin için de geçerli arka masadaki dinleyici..

Peki .. bu yazımı bir yerlerden hatırlıyorum ve devamını getirmek istedim şimdi de ..

Devamlı sil baştan yaşıyorum (!) Anlam veremiyorum artık .. bir yerde dur demek gerek ama durmak bilmez mi kalp atışları hiç ? bir yerde dur , yürüme artık ayaklarım .. gittiğim yollarda daha çok batıyorum ve her "sil baştan"ım kararsızlığımın kurbanı oluyor ! Dün yine ağladım .. bugün yine ağlayacağım .. yarın da ağlayacağım ! Peki ya nereye kadar ? Boşver .. vazgeçtim , ağlamıyorum artık .. bir yerde dur , süzülme gözyaşlarım .. süzüldüğün parmaklarım daha çok kanıyor ve her "sil baştan"ım daha çok ağlatıyor !

Uzunca bir yol var bedeninde .. cadde gibi ama sokak aralarını hala keşfedemedim ! karanlık bedeninin karanlık yollarında kafama bir işçi kasketi taktım .. mağaralarda çalışan bir işçi gibiyim artık ! artık karanlık bedeninin karanlık yollarını görebiliyorum .. kafamdaki ışıklı kasket bütün sokak aralarını da açıyor önüme ! bir yerde dur , görme gözlerim .. gördüğüm yollarda bıraktığım izler ileride acı vericek O'na .. sakın daha fazla görme gözlerim ! her "sil baştan"ında O da mutsuz olmasın benim gibi .. ve çıkardım yeniden kasketimi ! işçilerin sol iç cebinde hep mi sigara paketi olur ? eskiden içmezdim bu lanet şeyi .. elimi attım ve paketten bir sigara çıkardım , sonra da yaktım ! bir nefes .. iki nefes .. üç nefes ve sigara bitmek üzere şimdi , nereye atayım ? yolunun üzerindeyim ! bir yerde dur , daha fazla nefes çekmeyip sigarayı nasıl söndüreceğimi düşünmeliyim , düşün beynim .. yere atarsam yine iz bırakacağım ! hele bir de yere atıp , üstüne basarsam ! her ne kadar karanlıktan görülemeyecek olsa da bu izler , acısını duyacak ve ağlayacak bana .. O'na acı çektirdiğim için nefret de edecek , belki küfredecek ! O'nda iz bırakmamalıyım .. elimde söndürdüm şimdi .. ancak bu kadarını yapabilirim !
bir yerde dur , artık başka "sil baştan" yaşamamalıyım ..

24 Mart 2008 Pazartesi

Karanlık Ölüm '' 2 ''

El-veda

İşte yine kaldık başbaşa..
Sus, bisey söyLemene gerek yok..
Hatırlıyor musun ?
Beni ölene kadar bekle diyen bitmek tükenmek bilmeyen kelimelerini..
Hayır, yanılıyorsun hatırlamıyorum.
Anmak istemiyorum ne seni ne de sözlerini..
Uzun uzun yürüdüğüm yolları unutmadım ben..
Gecelerce sancı tutan kalbimi unutmadım..
Yanılıyorsun..
Seni ne sevdim ne de sevdim..
Ellerime sancılar vuruyor yine..
Sus N'olursun..
Yalvarma artık..
Bir elvedayı bile cok görüyorum sana evet..
Gidiyorum, gitmem gerek..
Sen bilmesende, söylemesende, hissetmesende..
Gidiyorum..
Bana aşkını helal et, deme n'olur..
Bir hakkın bile yok bende..
Nereye gitsemde, yolumu kaybetsemde..
Adını bir ekmek gibi anmamaya yeminliyim..
Hani diyordun ya..
Umudunun bittiği yerde beni ara..
Asla..
Ayaklarım geri adım atmıyacak sana..
Madem herseyi cok gördün bana..
Madem susuyor ve ağlıyorsun..
Söz hakkı bende!
' Sessiz ninni söylediğim günleri hatırla.. Ağladıgımız, güldüğümüz günleri hatırla.. Aşk'ın sevişmelerini hatırla.. Hatırla ey Sevgili , Benden cok Kendini hatırla.. '
Ben bittim, sözlerim bitti..
Yüreğin Adım da asılı unutma..
El-veda..

GİRDAP "1"

YORGUN YILLAR
Yaşadığım yorgun yıllar,
Yıpratan hayallerimi..
Yaşlandıran ümitlerimi
Çok şey aldı benden
Hiçbirşey vermeden
Çok şeymi istemiştimki
Belki sıcak bir tebessüm..
Belki dostça uzanan sıcak bir el..
Belki taa derinden içten bir bakış..
Belki içimi ısıtan bir sevda...
Yok hiçbiri
Yalnızlık bırakmayan yakamı
Ümitsizlk terketmeyen beni
Yoruldum artık
Yaşlandı ruhum..
Hiç kıpırtı yok artık
Sendeleyerek uçan bir yaprak,
Kuru bir yaprak gibi..
Çıtırtılarıdır iniltilerim..
Gözyaşlarım,
Hiç bir değeri olmadığı halde,
Kimseye gözükmeden içime akan,kanatan,
Dermansız yaralar içinde yüreğim..
Ruhum yıpranmış..
Kimine verdikleriyle getirmiş hüznü..
Kimine vermedikleriyle bu hayat..
Aldanmış ruhlar.
Serzenişler beynimde ,duyulmaz ,bilinmez,
Hakedilmez.
Acıysa yaşamak yetmezmi bu kadar,
Yorgun yıllar ...
Hayatın iniş çıkışları varmış,
Hani?
İnişlerse yaşadığım çıkışlar nerde.
Hayat trenine burdan binmişim bir kere
Yol varmıki başka yere?
Bilinmez diyarlar ,gidilmez yollarda..
Ulaşılmaz hayaller, yaşanmaz hayatlarda..
Varmı bana bir yer, varılmaz kuytularda..
Yersizim , biçareyim, şu koca dünyada....

Dipnot 1

o kadar huzur verici bir duygu ki bu anlatamam sanki bulutların üsttündeyim..evet bildin sahilindeyim.. yok böyle bi yaşanası duygu..bir deniz bir gemi ve aklımda sen...yürüyorum sonu olmayan kumsalda..bitmesini de istemiyorum huzur veriyor sahilinde dolaşmak sessizce bir gemi düşleyip senin karasularında olmak..dalgalarının kayalara çarpmasıyla çıkardığı kulağınla duyduğun yüreğinle hissettiğin o ses..ıslatsın beni dalgaların rüzgarla birlikte tadı kalsın damağımda tuzlu bir gülümseyişin..

seni anlattım dün gece denize
paylaştım içimde her ne varsa
ben anlattım o dinledi sessizce hiç ses çıkartmadı, ama dalgalar..
kıskandılar seni dalgalar..acı çektiler..
seni anlattım denize o bendeki hoş yaşanası duygunu
yaşanası güzel şeyi
sendeki beni anlattım
döktüm içimi bir ırmak gibi denize
anlattım
seni..
içimdeki herşeyi..


jmlzm

Siyah - 1

Ne Üşümek Vardı Hesapta, Ne De Düşmek

Paketteki son sigaraya merhaba! Birazdan vedalaşacağım onunla da nasılsa..
Birden penceremin karşısındaki sokak lambası aldı gözlerimi. Sanki şehrin tüm elektrik enerjisi bu lambadaydı, öyle parlıyordu. Ön tarafında kalan yaprakalar rüzgardan sallanırken ışığına ket vurmaya çalışıyor gibiydiler; acizlikten bir süre sonra duruluyor sonra yine celalleniyorlardı.

Yatağımda doğruldum ve bir süre izledim gözlerimi kısarak sokak lambasını. Sonra aklına parlak bir fikir gelir ya insanın, o şekilde kıpırdandım ve elimi uzatmak üzere pencereyi açtım. Ya da evet, karşı kaldırımda olmasına rağmen ben bu hevesle dokunabilirdim o ışığa diye geçirdim içimden. Ne üşümek vardı hesapta ne de düşmek..

Pencereyi açmamla birlikte o hunhâr soğuk yüzümü yalayıverdi. Tıpkı ıslak suratını buzdolabına sokmak gibiydi bu. Katlanabilirdim, ölmeyeceğim ya. Bir hamle daha yaparak uzanmaya çalıştım sokak lambasına. Sarı sarı gece güneşi gibiydi işte, zorlaştıkça daha da heves sarıyordu beni; dokunacağım az kaldı!

Ah..Tabi ya.. Görmüyordum önümdeki parmaklıkları. Yüzüme vuran soğuktan bin kat soğuk, bin kat sert parmaklıklar çarptı göğsüme. Sonra kursağımda kalmış heves boğdu beni. Oysa ne ne üşümek umrumdaydı ne de düşmek..

Tüm tehlikelere rağmen elimi uzattığım ışığı izlemekle yetindim ve son nefesi de çekiyordum artık sigaramdan. Pencereyi kapattım ve yorganı çektim kafama. Sımsıkı kapattım gözlerimi, ağlamadım hiç, düşebilirdim o parmaklıklar olmasaydı evet. Ama o gecenin soğuğunun hastalığı kaldı bende. Bir de o sarı ışık, ukde.

.. masallarda buluşsak biz ? .. "2"

Sevgili ? . .


Hangi nesnenin varlığı , senin varlığın kadar mutlu edebilir zannediyorsun ki ? ve hangi bahaneler su olup sevginin önüne geçti .. hangi bahaneler vadiden akıp ayrılmanı gerektirdi ?

Dudağımı öpemeyecek olman sevindirici ..

Dünyaya geldiğimin ertesi günü gülmüşüm .. aman ne de farklı , ne de hoş ! hiçbir şey anlamadan gülmüşüm işte .. bir tek o gün gülmüşüm ! bir de seninleyken gülerdim ben sevgili .. sadece bunu hatırlıyorum ! şimdi gelip bana mutsuzdun deme , yalan .. kendimi biliyorum ve böyle dediğinde bahane gibi geliyor bana , boşver deme bir şey !

Sesimi duyamayacak olman sevindirici ..

Tırnaklarım , üzerindeki vitaminsizlikten olan beyazlıklar , etim .. ne de bağlıydık hepimiz sana sevgili ! üzerimize sinmiş ten kokun vardı , küçük küçük damlalarla akıttığın gözyaşların vardı , ömrüme ömür kattığın sevgin ve aşkın vardı .. büyüleyiciydi ! nerdeler şimdi ? 1.5 senede yarattığımız kocaman bir geçmiş vardı .. neleri sığdırdığımız , neleri taşıdığımız , neleri unuttuğumuz ! nelere mutlu olduğumuz , nelere ağladığımız , nelere kanadığımız !

Bedenimi saramayacak olman sevindirici ..

Gözümü kapadım sevgili .. kanımı verdim ! rüzgarın esintisiyle topraktan çıkan tozlarla birlikte savruluyorum ordan oraya .. güçsüzlükten değil , kanadımın olmadığından ! nerdesin kanat ? kanat.tın ! ne kalbimi avutacak bir insan var , ne de gözyaşlarımı silecek sümüklü bir mendilim .. yok , burda hiçbir şey yok şimdi ! yok ettin be kadın ..

Öldüğümü göremeyecek olman sevindirici ..

Zamansız Hasat '' 2 ''

Hey sen içimdeki en değerlim...
Bugün hava ayazdı baya soğuktu burada.
Ama içimdeki sıcaklığın hep aynıydı...
Biliyor musun artık üzülmemeye karar verdim.
Sen uzakta olsan da içimdeki o sen,
Yakınımda hissettiriyor, farkında olmadan mesafelerin...

Hey sen içimdeki en değerlim...
Biliyor musun her gün kendime söz veriyorum.
Bir daha ki güne seni daha fazla seveceğim diye...
Ama sözüm bazen anlamsız geliyor durup düşünüyorum.
İçimdeki sevgi sonsuz, sonsuzun fazlası nasıl olabilir diye?
Hiç durmadan, sürekli haykırmak istiyorum...
Bir bilsen içimdeki en değerlim seni ne kadar çok seviyorum...

Hey sen içimdeki en değerlim...
Senin için şiir yazmak istedim.
Sonra kelimeler yetersiz gelir ,
Sevgim anlamını yitirir diye vazgeçtim.
Şarkı söylemeyi denedim yine olmadı en değerlim...
Hangi şarkı ifade eder içimdeki sevgiyi, bu da yersiz dedim.
Ben hep seni düşünmeyi seçtim.
Çünkü içimdeki sevginin büyüklüğünü
Ancak düşüncelerle kavrayabilirdim.
Bilirsin kelimeler, şekiller, resimler bazen yetersiz gelir.
Ama düşünceler sonsuz bir okyanus gibidir.
Her şey olur da hayatta en değerlim,
Tek olmayacak şey sana ait olan sevgimin bitmesidir...

Hey sen içimdeki en değerlim...
Bugün yine ağladım senin için.
Ardından anıları düşünüp anlamsız gülümsedim.
Ağlamak, gülümsemek ben bunlarla hep iç içeyim.
Komik geliyor mu en değerlim hiç gülüyor musun bana?
Bir insan başkasını sevebilir mi kendinden fazla?
İnanmazdım bende hatta derdim çok saçma.
Ama biliyor musun gerçek olan en değerlim,
Kendinden fazla sevince oluyormuş aslında...

Hey sen içimdeki en değerlim...
Günler nasılda geçiyor farkında olmadan hızlıca.
Aslında biliyorum gelemeyecek belki de o kavuşma.
Zaman senide götürüyor günlerin yanında.
Neyi değiştirir ki en değerlim sen içimde olacaksın daima.
Hiçbir şey evet hiçbir şey alamaz seni yerinden asla...
Çünkü içimdeki en değerlim sen beni mutlu ediyorsun.
Karabulutları yok edip dünyamı daima aydınlatıyorsun.
Ortada neden yokken kıpır kıpır dans eden bir şeyler var sol yanımda.
Sebep ya da sonuç aramıyorum sadece bunu yaşadığıma şükrediyorum...
Çünkü içimdeki en değerlim asla tarif edemeyeceğim kadar SENİ SEVİYORUM…

23 Mart 2008 Pazar

Karanlık Ölüm '' 1 ''

Yoksun İste Yine, Susmuyor Gözlerim

Yoksun ya!... susmuyor gözlerim

Hep seni arıyor uzaklarda en çok sana yanıyor
Kırıyor çevresindekileri umursamadan
Sadece senin için atarken bu yürek sen gittin ya
İşte sadece buna kırılıp buna ağlıyor

Yoksun ya artık sen bende bir şeyler eksik
Sürekli gitmek istiyor yürek uzaklara
Dönmemek üzere ardına bile bakmadan
Kaçar gibi kimseyle vedalaşmadan

Ama yapamıyorum seni görürüm umuduyla yaşıyorum
Bana senin yaşadığını görmek bile yetiyor
Ne biçim bir aşk bu hep mi acı çekeceğim
Hep kaybeden taraf olmak hep ağlamak zor geliyor artık
Çevremde o kadar çok kazanan var ki gömülüyorum karanlığıma

Senin yarattığın karanlıklara gömülüyorum evet
Sen attın beni o karanlıklara giderken
Nasıl üzüldüm bir bilsen arkandan ne kadar ağladım
Sen başkalarına koşarken ben nefessiz kaldım
Ilk defa senin yokluğunla uyandım zordu ben dayanamadm

Yoksun sen gittin beni burda tek başıma bırakarak
Bana değer verseydin gitmezdin ya da dönerdin ağladığımı görünce
Tüm suçları bana atmazdın gittiğinde
Ben duymazdım bunları kırılmazdm sna bu kdr
Seni silmek için yeminler etmezdim sabahlara kadar

Olmadı görüyorsun senden geçmek kolay olmadı
Hep engel oldun bana geçemedim bu koca aşkı
Hep sana beni sevmeyen sevdiğim diyorum
Beni hiç sevmeyen sevdiğim bak gene söylüyorum
Ağlıyorum yine yaptıklarına yapacakların en çok da neye ağlıyorum biliyor musun
Beni seviyor görünüp bir kalem de sildin ya
Gittin ya bittin ya ben de bitirdin ya beni sildin ya o koca geçmişi
Benim silemediklerimi sildin ya helal olsun sana
Bu kadar kolaydım senin için demek saol bir kez daha öğrettin ya bana
Işte bunlar için sabahlara kadar senin beni umursamadığın kadar ağlıyorum
Duymasan bile....

.. masallarda buluşsak biz ? .. "1"

dün yine değiştim (!) artık her gün değişiyorum ..

İclal Aydın demiş ya ; günbatımı hep turuncu ve kırmızıydı , bütün karanfiller .. Biz turuncuyu ne çok severdik sevgili ? ben daha çok severdim senden .. saçların ruhumu okşayan bi esinti gibi gözlerimi parlatan güzellikte ve turuncu .. saçların ve sen ne de güzelsiniz sevgili !
Özlemez olur muyum hiç seni ? Özlüyorum .. sapı ikiye ayrılmış ve uçları sipsivri bir kılıç var gözümün önünde ! gezerken bu şehirde her şey seni anımsatıyor ve o kılıç , devamlı batmakta gözlerime ! acıttı dün yine .. aslına bakarsan her gün acıtıyor ! neden ? neden özletiyorsun devamlı kendini ..
Birlikte soluduğumuz sokakları hatırlıyorsun değil mi ? ya isimlerini ? yanına gelmek için o heyecanla oteldeki odamın kapısından çıktığımda pantolonumun kemerini takmayı unutmuşum .. asansörde fark ettim bunu pantolonum düşünce ! Temizlikçi kadına rezil oldum .. bunu bilmiyordun , çünkü yanına geldiğimde de heyecandan aklıma gelmiyordu anlatmak ! Zaten rezilliğimin neyini anlatayım ki sana .. yanına gelmek için o uzunca caddeyi geçmeyi bile özledim ! İnsanların saçım uzun olduğu için laf atmasını , "bonus bonus" diye bağırmalarına sinirlensem de yanına geldiğimde geçiyordu o sinirim .. sana dair her şeyi , her şeyi özledim sevgili !

22 Mart 2008 Cumartesi

Dipnot

Yıldızlar
ben her geceninin avazı çıktığı kadar susmalarında yıldızların pırıltılarıyla çığlık atmalarında seni düşlüyorum. acaba diyorum..düşünüyormu diyorum..yoksa diyorum..sadece maillerde mi düşünüyor diyorum..acaba diyorum yine..sonra yine diyorum..bu yıldızı oda görüyormu diyorum..
diyorum işte..sonra susuyorum..susuyorum yıldızın sevgisine, profesyonel bir aşkın ifletine kaptırıyorum kendimi..düşünüyorum o parlak yıldızların ne denli uzak olduğunu, aşka benzetiyorum..kendimden çok uzak olduğu anımsıyorum..
aşk yıldız ben
bir meşe ağacının altında otururken yıldızlar o kadar uzakken 2 çift göz elele onlara gülmeyi planlıyorum içimdeki yitik aşkın son kılcal damarlarındaki kanın beni yaşatmaya çalışma çabalarındaki tembelliğine gülüyorum..sonra yeniden bakıyorum yıldızlara onları göremeyeceğim boş sokaklarda yürüyorum..

Karanlık Ölüm

Gittin sen,tüm gidenler gibi…beni tamamladığını düşünürken,yine yarım kaldım.
Tebessümün takılı kaldı yüreğimde…
sonu yok,ışığı yok,ıssız bir yolda sessiz kaldı sevdam.
Korkup kaçtın beklide bu sevda dan !
Sığdıramadın kalbine,taşıyamadın doğru dürüst…
Bu kadar çabuk pes edişinde bundandı belki ?
Başka cümlelerin ardına sığınman,yalan sevdalara kapılman bundandı işte.

Gözlerine baktığım zaman hayat bulurdum.
Öyle güzeldiler ki…sanki hayat saklıydı içlerinde !
Birden kapattın o gözleri…aldın benden hayatımın en beyaz siyahını.
İşte ondan sonra başladı her şey;kalp ağrılarım,baş ağrılarım,haykırışlarım,hıçkırıklarım….
Benden aldığın en beyaz siyahtı bunlara sebep.
Yaşadıklarımın kötü bir kabus olduğunu düşleyip,geçecek diyordum,
Olmadı,geçmedi her şey artarak daha da çoğaldı.
Pişmanlıklar sardı çevremi,keşkeler birikti içimde,acabalar dolaşıp durdu beynimde…ama yinede hep sen vardın düşlerimde,hep sen çoğaldın,hep sen büyüdün içimde…

Zamansız Hasat '' 1 ''

Kadim dostum hüzün…
Nedendir hep kendiliğimden kayboluşum
Her şeye hükmeden bu benin, kalbine yenilişi nedendir?
Nedendir hüzün istemediğim halde seni, benden gitmeyişin?
Cevaplarını bildiğim halde, bitmeyen sorularım nedendir?

Bugünden itibaren aklım mağlubiyetini kabullenmeye başladı. Çoktandır bu yarışı kalbimle…
Ne tuhaf değil mi aynı ben içinde bu çelişki?

Bazen bir uçurumdan düştüğümü hayal ediyorum. Çünkü kalbimde kopan bu fırtınayı ancak o şekilde tasvir edebiliyorum. Ancak o yükseklikten aşağı düşseydi bu kadar yara alabilirdi kalbim. Ancak o yaralar bu kadar kanatabilirdi beni…

Var olma amacımı düşününce çok anlamsız geliyor kalbime hapsoluşum. Ama yaratanın içimize verdiği sevgiyi düşününce eşitliyor karmaşıklığımı yeniden…

Güçsüzlük mü yoksa gerçek sevgi mi içimdeki bu savaş? Düşmanım sevgim mi esaretim mi? Kendime olan öfkem her ikisi de aslında. İçimdeki bu duyguları yok edemeyecek kadar güçsüz müyüm? Ya da değmeyecek birini sevecek kadar yüzsüz?


Ah aklım!
Kalbimin seni yenmesine neden izin verdin?
Artık yardır bana hüzünler. Artık dosttur bana siyahlar…
Ah kalbim!
Nedendir bu çaresiz çırpınışın?
Farkında olmayacak biri için, nedendir beni terk edişin…


Kalbim hiçbir silahın yıkamayacağı şekilde inşa etmiş kalelerini. Kimsenin almaya gücünün yetemeyeceği bir yerde saklıyor onu. Uğruna benden bile vazgeçmiş! Aşkın mı kalbin mi gözü kör? Yoksa aklımın iplerini çok önceden mi koy vermişim…

Canım yanıyor, kalbim kanıyor… Evet, bu bir teşbih değil. Kanama acısını hissedebiliyorum. Belki de hatam zamanında bununla yüzleşmeyi reddetmek. Belki o zaman kalbim çoktan özgür bırakacaktı onu. Geçte olsa kabullendim, içimdeki savaşın kahramanı kalbim! Uğruna savaşılan ise sadece bir hiç… Ne kadar üzücü bir hiç uğruna çekmek bu acıları, onun hiç umurunda bile değilken…

Çok dile getirdi aklım bunu. Boşunadır bu savaş, haksızlık sana dedi. Sahip olabileceğin onca güzellik varken, geçmişe takılıp kalmak saçma değil mi? Kimin için çektiğin bu üzüntü? Kimin için kalbinin bu kadar direnişi?

Evet, koskoca bir yalan için…
Her şeyden vazgeçebilecek kadar büyük bir sevginin karşılığı, sadece yalan ve sahtelik.
En çok acıtanı da bu ya… Bitmiş olsa bile, sevginin geçmişte gerçekten hissedilerek yaşanması onu devam ettirmeye değer. Ama hiç hissedilmediği halde var olan bu sahtelik kahreden insanı…

Söylenebilecek fazla bir şeyde yok aslında. Çünkü bunları göremeyecek kadar sahte karşımdaki. Bana bunları yapabilecek kadar cani! Hangi insanoğlu mezara koyabilir onu bu kadar seveni? Katil olmak sadece bedenin varlığını sonlandırmak olmamalı. Şuan ben yaşıyor muyum sanki? Kalbim asla umurunda olmayacağım biri için atıyor, onun için yaşıyor. Aynada karşımda duran benin ölüden tek farkı nefes alıp vermesi…
Peki, bunun cezasını kim ödemeli? Neden her şey bu kadar yüzeysel? Duygularımız değil mi insan olmamızın sebebi? Maneviyat değil mi yaratanımıza götüren bizi? Kalp değil mi ona sığınmamızı sağlayan. Peki, başkasına aitken ben şimdi nasıl yaşayacağım?

Tuhaf olan öfkemin ona değil kendime olması. Aslında o öfkeyi bile hak etmeyecek kadar değersiz… Kalbim bunu anlamasa da! Bu yüzden vazgeçti aklım kalbime karşı direnişi boşuna çünkü. Mantık denen şey bazen özelliğini yitiriveriyor. Aşk ne mantık nede gerçek dinliyor…

İçimde bir düşman var ve ben bu savaşı kaybettim…
Ne güneşin doğuşu, ne yeni bir baharın gelişi nede yaşama sevinci… Artık hiçbiri eskisi gibi gözükmüyor gözüme. Bedenim sürekli çatışma içinde. Kimseye seni seviyorum diyemeyeceğim, öyle anlamlı bakamayacağım kimsenin gözlerine… Belki de seni sevdiğim gibi sevenler olacak beni de! Ama ben senin yüzünden farkında olmayacağım hiçbirinin… Asla senden nefret etmeme izin vermeyeceğim. Çünkü hangi duygu olursa olsun benle olmanı istemiyorum…

Biliyorum zafer şuan kalbimde olsa da zaman aklımın kazanmasını sağlayacak. Kalbim bu zafer sarhoşluğunu atlatacak elbet, işte o zaman senden kurtulacak… Ama senden sonra kimseyi senin yerine koyamayacak…


Kalbimden defol git!
Asla kapıyı açmamalıydım sana…
O zaman asla incitemezdin beni…
Şimdi gitsen bile arkanda temizlenmeyecek bir en kaz,
Küle dönmüş bir hayat bıraktın…
Çok geç olsa bile kapılarım artık kilitli…
Kalbimden defol git!