Ne Üşümek Vardı Hesapta, Ne De Düşmek
Paketteki son sigaraya merhaba! Birazdan vedalaşacağım onunla da nasılsa..
Birden penceremin karşısındaki sokak lambası aldı gözlerimi. Sanki şehrin tüm elektrik enerjisi bu lambadaydı, öyle parlıyordu. Ön tarafında kalan yaprakalar rüzgardan sallanırken ışığına ket vurmaya çalışıyor gibiydiler; acizlikten bir süre sonra duruluyor sonra yine celalleniyorlardı.
Yatağımda doğruldum ve bir süre izledim gözlerimi kısarak sokak lambasını. Sonra aklına parlak bir fikir gelir ya insanın, o şekilde kıpırdandım ve elimi uzatmak üzere pencereyi açtım. Ya da evet, karşı kaldırımda olmasına rağmen ben bu hevesle dokunabilirdim o ışığa diye geçirdim içimden. Ne üşümek vardı hesapta ne de düşmek..
Pencereyi açmamla birlikte o hunhâr soğuk yüzümü yalayıverdi. Tıpkı ıslak suratını buzdolabına sokmak gibiydi bu. Katlanabilirdim, ölmeyeceğim ya. Bir hamle daha yaparak uzanmaya çalıştım sokak lambasına. Sarı sarı gece güneşi gibiydi işte, zorlaştıkça daha da heves sarıyordu beni; dokunacağım az kaldı!
Ah..Tabi ya.. Görmüyordum önümdeki parmaklıkları. Yüzüme vuran soğuktan bin kat soğuk, bin kat sert parmaklıklar çarptı göğsüme. Sonra kursağımda kalmış heves boğdu beni. Oysa ne ne üşümek umrumdaydı ne de düşmek..
Tüm tehlikelere rağmen elimi uzattığım ışığı izlemekle yetindim ve son nefesi de çekiyordum artık sigaramdan. Pencereyi kapattım ve yorganı çektim kafama. Sımsıkı kapattım gözlerimi, ağlamadım hiç, düşebilirdim o parmaklıklar olmasaydı evet. Ama o gecenin soğuğunun hastalığı kaldı bende. Bir de o sarı ışık, ukde.
Geçmiş
10 yıl önce
2 yorum:
Öyle akıcı , öyle muhteşem yazmışsın ki semra .. yorumsuz kalacağım (:
sadece .. sadece çok güzel !
Allahım ne diyeceğimi şaşırdım.gerçekten süper.çok akıcı,çok etkileyici.ne diyebilirim ki.harika:)
Yorum Gönder