23 Ekim 2008 Perşembe
.. masallarda buluşsak biz ? .. "26"
bir yerde "dur" dediler
-nereye?
cevabını bilmiyordum
ve sustum ..
dün aşkı -sandığım- gördüm de ,
tiksinip kustum ..
Şuan birilerini pislik yerine koyduğum söylenip duruyor .. pisliğini görmesem , pislik yerine koyar mıydım ? pislikten kastımızsa uluorta yere keçi gibi zeytin tanecikleri serpiştirmek değil , aldatmak ! peki aldatılan kişiyi sen pislik yerine koymasan , bunu yapar mıydın ? küçük küçük aldatmalar , karşılıklıdır elbet .. büyükleriyle uğraşmam , büyükleri satılıktır ! bedeni satmaksa niyet ..
Önce birileriyle öpüştüğünü duymak , iç acıtan cinsten şok ediyor .. sonra bir vücut gösterisi yapıyorsun ! kaç puan aldın acep ..
Birileri zamanında demişti de , alttan alıp geçmeyi tercih etmiştim .. "yalanın küçüğü olur mu ? bir ilişkiye yalan girdiyse unut gitsin" ..
haklıydı elvin ..
-elvin , onu unutamadım(!) .. anlıyor musun ? ben hatamı şimdi anlıyorum .. küçük diye gördüğüm yalanı boşverdim ben , onu değil .. meğerse daha büyükleri varmış .. haklıydın elvin !
Evet , cümbüş daha yeni başlıyor .. nitekim ruha kastım yok ! bedene sövüyorum ben .. kirletilen bedene !
"nefret etmiş benden" .. edebilirsin elbette . tıpkı daha öncekine ettiğin gibi !
sen dudaklarını benim için mühürlemedin .. benden sonrakilere de açtın ! hem de iki-üç günde .. aniden öpüverdin !
ve sonra da demişsin ki ;
"ellerime karışma , nasıl istersem öyle dokunurum insanlara .. kime dokunacağıma karar veremezsin"
ben nasıl karışabilirim ki ? bu kadar mesafe varken seni zincirlerle bağlayıp başkasına gitmemen için sevgisizce turşunu kuracak değilim .. zorla güzellik olmaz hesabı ! sen zaten yapacağını yapmıştın , zavallı bir fahişe gibi ..
nefret etmen beni yaralamaz .. ben seninle yaşadıklarıma pişman olmuşum zaten (:
... {tam bu esnada okuyucu girer araya ve sorar yazara} .
*ben de yaşadım .. ben de ! ben de pişman oldum yaşadıklarıma .. peki pişmanlık mı kalıcıdır , nefret mi ?
-pişmanlık ..
*sizce neden ?
-nefret , gökyüzüne baktığında geçer .. denize daldığında gözlerini tuzlu suda yansa bile açarsın ve balıkları seyredersin , o sırada geçer ! ılık bir süt içersin , yine geçer .. kendini iyi hissedeceğin ne yaparsan yap , nefret o anda geçer ! ama pişmanlığı silemezsin , değiştiremezsin .. hatrı vardır [az tebessümleşme olur]
*güzel konuşuyorsun Tunca Bey .. biraz daha açar mısın demek istediklerini ?
-elbette .. yani mutlu olduğun veya kendini iyi hissettiğin anlarda nefreti düşünmezsin ! ama diyeceksin ki ; "iyi olduğum an geçince yine nefreti hatırlarım.." ! zaman geçtikçe , iyi oldukça nefret azalır sevgili okurum .. bir gün tamamen biter ! ve nefretten izler değil , güzel günlerden izler aklına gelir .. sonra onlar da kuş misali uçup giderler ! her şeyin ilacı zaman diye boşuna demiyorlar ..
*aa , evet ! anladım şimdi .. peki ya pişmanlık zamanla geçmez mi ? sonuçta bunu da hatırlamayacaksınız ..
-pişmanlık , yaptığını düşündüğün hatadan ortaya çıkar ! ve hatalarla ders almaz mıyız ? o sıcak sobaya ilk başta elimizi dokundururuz ve canımız yanar .. ve sonra bir daha oraya dokunmayacağımızı , dokunursak canımızın yanacağını biliriz ! aynı şekilde pişmanlık duyduğumuz şeyleri tekrar yaparsak , hata olur .. ve bu hatalar yeterince canımızı yakmıştır zaten ! canımızın daha fazla yanmamasını istediğimizden , yapmamak için aklımıza kazırız pişmanlığımızı .. zaman geçtikçe göreceksin ki ; artık canımızı acıtmayan bu pişmanlığı hatırladığımızda , sadece yapılmaması gereken bir durum veya davranış olarak aklımıza kazınmıştır ..
*sen ... .. ... .. . ... . . .. ..
. . . .
. . ..
{derken ürün ortadan kalkar ve söylenecek söz yarıda kalır .. çünkü ben .. . .. ... .. ... .}
uzak dur demişsin bana .. uzaktan sev !
belki öyle yapıyorumdur şuan .. belki öyle yapacağımdır ileride de ! fakat sen bir şey bilmeyeceksin , benim gibi ..
çok değer verdiğim birisi söylemişti :-
"o sana sevgiyle bakmıyor"
ve hep karşı çıkmıştım ona .. kızmıştım da ! hatta onu kaybedecek şekilde kızmıştım .. şimdi hangi şeyi kaybettiğim için "yazık" kelimesini kullanmalıyım ?
bence çok değer verdiğim birisi için .. çünkü haklıydı !
neyse
..
belki sen başka kollarda , ben başka vücutlarda yol çizeriz kendimize !
[gerisi boş]
-bunu yazmayalı da çok olmuştu-
ve şuanda aklıma gelen "duvar yazısı" niteliğinde birkaç kelamla yazımı noktalıyorum ..
Dünya seni benden alsın , sen dünyalar kadar seve dur ..
Dur , dünyalar kadar sevilen olasın .. sen dünyayı sustur !
nokta .
22 Ekim 2008 Çarşamba
.. masallarda buluşsak biz ? .. "25"
şimdi ben bu yalnızlıktan şikayetçi değilken , dibime kadar giren insanları uzaklaştırmıyorsam bunun bir sebebi var elbet ..
yeni yüzlere bu kadar çabuk ısınabilmek senin eğiliminken , bendeki yalnızlığı gideren bedenlere bulaştırmam senin yüzünü ..
hele bir de öyle-böyle değil , daha yeni tanıştığın -ki bence gereği bile olmayan- biriyle bu kadar samimiyet içeren sözlere girişen sen .. bir de ruhuna laf ettirmezsin ya , ona anlam veremem ! anlam veremediğim şeylere bir yenisini daha eklemişim de , yeni çözüm buluyorum bunlara ..
"tatlım , şekerim , canım , yavrum" ..
sen bu sözleri kimlere söylerdin ki ? bu sözleri kimlere söylettirirdin bi de ..
artık ona-buna söylettiren bir sen varsın , bir de her an buna hazır ve nazırsın .
ah , insanlar bayağılaşıyor gözümde !
sen de öyle "eski" kontes .
bazen çıldırarak , son derece sapıkça hareketlere girmek istiyorum .. yolda yürürken ona buna sarkıntı olmak istiyorum ! ama işin garip yanı şu ki ; artık karşı cinslerim bundan rahatsızlık duymuyor .. en azından büyük bir kısmı ! bu bana tadımlık bir an yaşattıramaz , o yüzden marketten bir çikolata almak daha mantıklı ..
bazen de "o" bayan , "şu" bayan laf atsın diye saçlarımı kasten savuruyorum .. onlar beni izliyor , yanımdaki arkadaşımsa "oğlum seni çok fena kesti kız" demekten kendini alamıyor ! "vay canına!" diyerek amacıma ulaştığımı seziyorum ..
ve dikkat edilesi nokta nedir diye düşünmenizi isterken , size kendim cevabını hemen veriyorum !
"bazı kadınlar gibi kıçımı başımı açmadan dikkat çekebiliyorum"
ve işte ben bunu seviyorum ..
sıra geldi futbol şevkimi doyum noktasına taşıran birkaç cümleyi sizle paylaşmaya ..
ben de bir blogta okumuş ve bu cümleleri çok sevmiştim (:
"İlişki durumunda insanların iki ayrı forvet şeklinde davrandığına inanırım. Bir grup eski Fenerbahçeli Kejman gibi her pozisyona girmeye çalışır. Onlar için ilişki olasılıkları çok fazladır ve bunları kaçırmak istemezler. Ancak sonuç alabildikleri durum sayılıdır.Diğerleri ise Sergen’e benzer benim için. İstediklerinde, içlerinden geliyorsa atağa çıkarlar ve mutlaka sonuç alırlar. Fakat içlerinden gelmesi gerekir. O zaman kesinlikle başarırlar."
-- son zamanlarda
Sergen olmayı becerebildiğimi fark ettim ..
ve
ben
hep
Sergen
olmak
istemişimdir ..
19 Ekim 2008 Pazar
Buruşmuş Sayfalar "14"
Seni ilk gördüğüm andan beri... Evet yalan söylemiyorum. Seni ilk gördüğüm andan beri içimde bir tutku var. Hala tanışamadım seninle. Ama bir yolunu bulup tanışacağım seninle. Emin ol.
Her sabah o kafedesin. İki aydır bitiremediğin kitabınla beraber dalıyorsun bir bardak kahvenin içine. Saat on buçuğa geldiğinde kalkıp gidiyorsun. Bense hemen oturuyorum yerine. Hayaller kurmaya başlıyorum. Seninle tanışma hayalleri. Elbet tanışacağız emin ol.
Oturduğun kırmızı deri koltukta senin yanına nasıl gelsem diye düşünüyorum hep. Ne desem sana yanına geldiğimde. Konuşamamki... Utanırım, rezil olurum sana oracıkta. Akar yaşlar gözlerimden o an. Ama yeneceğim gururumu bir gün. Emin ol.
Gene böyle bir hayalden sonra attım kendimi salaş bir bara. Kaybedene kadar kendimi aktı gitti bardaklar önümde. "Kapatıyoruz arkadaş" dedi barmen. Bense sıkıntıyla çıktım bardan. Evimin yolunu tuttum. Mahalleye girdim ve seni gördüm. Melekler mi gösterdi seni o an? Ne oldu anlamadım. Ama sen ne gariptir yan apartmanın kapsını açtın. "İşte bu" dedim içimden. Hemen eve koştum. Su ısıttım. Gece nöbeti için tak dostum kahvemi hazırladım. Balkona kuruldum. Ölene kadar baklerdim seni orada emin ol.
Hava soğuktu ve ben balkondaydım. Üşümüyordum ama. Sana yakındım ya. Isıtıyordu düşüncen beni. Çıkıcaktın elbet biliyorum. Her sabah gittiğin kafeye gidicektin gene. Ve ben konuşacaktım seninle. Emin ol.
Sabah oldu ve çıktın. Ama tek başına değildin. Yanında üç kişi vardı. İkisinin okşadın saçlarını. Ne şevkatliydin öyle? Kapının önünde bekleyen okul servisine bindirdin onları. Öbürüne ise sarıldın uzun uzun. Öptün dudaklarını aşkının sıcaklığıyla. Ve onuda uğurladın...
Bense ağladım uzun uzun...
18 Ekim 2008 Cumartesi
Haykırışlar-4
İşte öyle bir geceydi. Ne güzeldi değil mi? Seviyorum bu şehri yaa... Seviyor musun ama nasıl? İşte seviyorum nasılı var mı? Her türlü acıyı,mutluluğu burada yaşadım ben. Burada mı.. Ne güzel..Burada doğdum burada öleceğim...
Küçük bu şehir. Sence de değil mi? O olmadan boğulmuyor musun sen de? Boğulmak mı? Boğulmak nereden çıktı şimdi... Geçen gece çıktı hani.. Onsuz geçen gece. Hatırlamıyor musun?Hatırlamak,evet hatırlıyorum. Ağlayıp durmuştun..Sen mi? Ya da ben mi.. Öyle bir şey...
Burada öleceğim... Ve evleneceğim burada. Çocuklarım da burada büyüyecek. Çocuklar mı? Onlar nereden çıktı? Çıktı işte boşver. Herkesin hayalinde olan pembe panjurlu, bahçeli evi de alacağım. Evi mi alacaksın? Alamazsın... Neden? Nedeni yok... Olmaz mı var. Gidiyorum ben buralardan sen evden bahsediyorsun. Hem de bahçeli. Yapma gitmek mi. Gidemezsin biliyorum. Giderim, gideceğim... Gidemeyeceksin. İkimiz de biliyoruz. İkimiz mi? Sen kim ben kim? Sen de ben ben de ben. Karıştı yine cümleler... Aman neyse... Sonuç olarak kalıyorsun. Onu bırakıp gidemeyeceğini biliyorum... Biliyorsun. Çok şey biliyorsun...,Sinirlendim yine. Sinirlerimi atsam gitsem. Gidemem ki, gidemezsin ki... Biliyoruz... Onsuz yapamazsın! Sen mi. Yani ben yapamam..Onun gibi bir şey. Benliğim içindeki ikinci benle savaşırken ben yine susuyorum... Yetersiz kalıyor cümleler...
NOT:Bu sefer değişik bir şeyler geldi içimden.Bilmem bu şekil işte...
17 Ekim 2008 Cuma
Aşk Dile Geldi - 4
Seninle girmiştim sevgi dünyasına
Umutla bakmıştım yeniden hayata
Işığım olmuştu gülen gözlerin
Ellerinden yudumlamıştım mutluluğu
Yine seninle yıkılmıştı hayallerim
Gözyaşlarımla ıslanmıştı hatıralarım
Alışmalıydım artık yalnız yıllara
Kalbimde sevgin,sensiz yaşamaya
Ne olur çıkma tekrar karşıma
Sızlayan yaramı deşme yeniden
Hakkın yok artık ellerimi tutmaya
Kurmaya çalıştığım düzeni bozmaya
Delice sevsem de seni hala
Çarpsa da kalbim eskisi gibi
Bir daha güvenmem asla sana
Kapattım o defteri yıllar önce...
14 Ekim 2008 Salı
Siyah - 14
Onun gözlerinde dolunay fotoğraf karesine sığmayacak kadar devasaydı. Öyle ki, alabildiğine yakın ve parlaktı. Hayallerini anlattı AYparÇAsı ve dolunay aksetti ışığını. Umutla sola eğdi başını ve gülümseyerek aldığı nefesini geri verdi. Ve sevincin getirdiği gözyaşı, yüzüklü işaret parmağına damladı.
Kurtlar bu sefer kıskançlık dolu bir tonla ulumaya başladı. Bir nefes alış-veriş süresine sığdırabiliyordu çünkü O ve dolunay diyaloglarını. Sözü geçen tüm bu şeyler bir nefes alış-veriş sırasında fotoğraf kareleri şeklinde yerleşti gökyüzüne, ve bir dilek tuttu o karelerden biri kayıp düşerken yeryüzüne. Dolunay anlattı gerçekleşeceğini mavi gözlerine ve o bir damla yaş nazlanarak damladı. Kurtlar pes edip eğdiler başlarını; sanki taş kalpli bir cellata kurban gideceklermiş gibi.
Ay üzerine çekerken hırkasını havada asılı kaldı son bir bakış . Derindi O ve parlaktı dolunay. Derin ve parlak bakışlar rüzgarın kalbinde sarmaş dolaş oldular. Ve uykunun kollarında rüyaların eşsiz köşklerine yer ayırtıldı. Köşkler de öyle böyle değil; merdivenleri bulutlar arasında, kapısı da dolunay kadardı -aslında dolunaydı-. Duvarları ve tavanları umutlarındaki bulanıklığın netleşmiş kıvamıyla kaplıydı.
Mavi gözler gündüz açıldığında o köşklerin en güzelinin tavanına bakmaktaydı...
Deli miymiş? 3
Gözümden istemsiz düştü gözyaşlarım,kulağımda en sevdiğim parça çalıyordu nereden geldiğini kestiremediğim,bana bağlı olan ne varsa tanıdığım tek şey serumdu sanırım:)Hareket edemiyordum,gitmem gereken dersim vardı hatta dersi ekmeyi düşünmüştüm evde uyumak için ama birden gitmek istedim işte.Akşam arkadaşlarla barda buluşup bir iki bira içecektik sonra şarkı söylemeye gidecektik gitarlar eşliğinde..Yarın sevgilimle buluşup sıcak çikolata içecektik dışarıda yağmur yağarken sonra da fotoğraf çekecektik ve bu gece fotoğraf makinemi ayarlamam gerekiyordu.Bu kadar işim varken ne yapıyordum burada..Bırakın dedim gitmem gerek...Kalbin artık seni eskisi kadar sevmiyor dediler..Öylece kaldım orada...
Kalbim beni artık sevmiyor...Dayanmasını da beklemiyordum zaten..Hiç böyle oyunbozanlık edecğini düşünmemiştim.Daha yaşayacak ne güzel aşklarımız ne büyük başarılarımız ne doruk noktalardki heyecanlarımız vardı bizi bekleyen..
Hadi ölümün şarkısını söyleyelim hep beraber bu kada yakınken bize.Bu kadar her an bizimleyken..Her şeyi başlatıp her şeyi bitirirken...Ama inadına yaşamak var bir de inadına hayır demek...Çirkinliklerden sıyrılıp güzellikleri görmek..inadına yaşamak var kablolara bağlıyken bile,inadına gidemeyeceğini bile bile dokuzda barda olmam gerek demek var,inadına sarılmak var sevgiline..inadına...
.. masallarda buluşsak biz ? .. "24"
çalıştığın yerdeki bütün elemanlar o turuncu tişörtten giyiyor .. bir tek senin turuncu tişörtün farklı ! farklı değil aslında , hepsiyle aynı .. ama senin farklılığın
sen farklısın .
buna emin miyim ?
bilmiyorum .. ama ne fark eder ki ? senin farklı olduğunu düşünüyorum . sen ne düşünüyorsun ?
gördüğüm yüz melek yüzü gibi .. ben hep meleğe baktığımı zannederim , biliyor musun ? hastayım sanırım . ama senin yüzün daha farklı .. farklı olduğundan mı ki ? melek yüzüne ellerimi değdirmek istiyorum . yanaklarını sarmak istiyorum iki elimle .. sen hep içerdesin , bense dışardan geldim ! ellerim soğuk biraz , senin deyiminleyse buz gibi .. ama o an ne fark eder ki ?
bulanık görüyorum .. ellerim de titrek biraz ! bir bahane bulup , arkadaşımı peşime taktım bu akşam yine .. arkadaşımı da seviyorum ama amacım seni görmek ? heyecanla kapıdan giriyorum içeri . başım dönüyor ! müthiş bir şekilde kararıyor her yer .. sen pespembesin ! sonra turuncu .. tişörtün çok yakışıyor sana ! o çalıştığın yerdeki bütün elemanların giydiği turuncu tişört , senin üzerinde çok daha şahane durmakta .. daha önce söylemiş miydim ?
öğle tatilin var mı ? nerde yemek yiyorsun ?
ah . bilmiyorum ..
aklım çok karışık ! doğru mu yapıyorum ?
benimle gel , seni güzel bir yere götüreceğim ..
oranın yemekleri çok güzel ama ?
gel .. hadi gel !
sınırı aşmadan susuyorum şimdi , tamam .. sonra yine geleceğim ama , görüşürüz !
bulaşıkları yıkıyorum , ellerim buruşuyor ..
soğuk suda yıkanıyorum , şampuan kalmamış .. ve saçlarım tel tel oldu ! uzun saç bana gerçekten yakışıyor mu ? merak ediyorum ..
şimdi biraz kestireyim televizyon izlerken , yarın sabah da çamaşırları yıkarım ..
uyuyorum .. uyuyorum .. uyuyorum !
ve uyandığımda çok sersemdim . şapşal şapşal etrafı süzüyordum .. aradığım şey rüyamdaki kadın olabilir miydi ki ?
rüyamda seviştiğim kadın çok güzeldi .. ürkek bir ses tonu vardı ve heyecandan olsa gerek titriyordu ! işimiz bittiğinde o yanıma uzandı , bense o uyuduğunda yataktan kalkıp gittim .. not bile bırakmadan ..
kalkıp yüzümü yıkadım ! yüzümü yıkarken farkına vardım da , ellerim yumuşamış .. ya da yüzümdeki eller farklı kişilerin(!) .. anlam veremeden musluğu kapadım !
"aaa evet , çamaşırları yıkayacaktım" dedim .. çamaşır makinası yokmuş gibi elde yıkayıverdim ! uzun sürmedi .. ne de olsa pasaklı bir gencim ! genç miyim ? iltifat gibi geldi de bi an .. ruhum genç belki de , bedenim öyle göstermiyor çünkü pek !
sonra yine uyudum ..
şuan uyuyorum ! uyuyorum .. uyuyorum !
ve uyandığımda yine çok sersemdim . şapşal şapşal etrafı süzüyordum .. bu kez aradığım şey neydi ?
ve yarım saat sonra farkına vardım ! o an mısır gevreği koyuyordum kaseye ..
"sonra yine geleceğim , görüşürüz" dedikten sonra günlerce yanına gitmediğim turuncu tişörtlü melek ! söz vermiştim .. belki kendi kendimeydi ve o umursamamıştı ? ama yine de söz vermiştim ..
kesinlikle bu kez şapşallığımın sebebi oydu !
yüzümü yıkadım hemen .. koltuğa yaslanıp yere oturdum bi müddet ve düşündüm ! rüyamdaki kadınla onu aldatmıştım .. kötü hissediyordum ! yüzüne nasıl bakacaktım ? melek o ! ya anlarsa ?
cesaretimi topladım ve evden çıktım günler sonra ..
parmaklarım üşüdü soğuktan . aslında eldivenleri değiştirmeliyim ! biraz normal olmam gerek .. ne o parmak uçları kesik eldivenler ? neye yarıyor ki ..
yürüdüm ..
yürürken ne için gittiğimi düşündüm .. içeri girdiğimde ne diyecektim ben !
ve yine bir bahane buldum .. fark ettim de ben sana gelirken hep bir bahane bulabiliyorum ! ve bu kez bahanemi kendi başıma ürettim . yanımda bir arkadaşım yoktu ve yalnız başıma yanına geliyordum !
yürüdüm ..
kapıdan içeri girdim ! çok büyük bu alışveriş merkezi ..
yürüyen merdivenler senin çalıştığın yere daha yakın ! çıktığımda tam karşımda oluyorsun .. direkt seni görebiliyorum !
ne zaman içeri girsem , sen de bana bakıyordun .. ama kesik kesik !
sana kafamı her çevirdiğimde bana bakıyor oluyordun .. ama kesik kesik !
*yardım edebilir miyim ?
-ben .. ben ".... dergisi" arıyordum ! ekim sayısı geldi mi acaba ?
*bir dakika bakayım .
dedin ve bilgisayardan baktın . sonra bana dönüp ;
*buyrun , bu taraftan ..
dedin . ve arkandan geliyordum .. parfümün çok güzel kokuyordu !
saçların çok güzel .. bugün bir farklı güzelsin ..
*işte burada .. her geldiğinizde bu dergiden alıyorsunuz . güzel mi acaba ?
-hayır , güzel olan sensin ..
*efendim?
-dergi ? ah , evet . çok güzel ! ben bir yazarım . yani öyle sayılırım .. örnek olsun diye alıyorum
*ne kadar hoş
dedin ve gülümsedin .. kendimi o an aptal gibi hissettim
-erkek arkadaşın var mı ?
*anlamadım ?
-şey .. daha önce hep bi arkadaşımla geliyordum da , o da senin erkek arkadaşın olduğunu düşünüyor
*hayır , yok
dedin ve tebessüm ettin .. biraz da sinirlendin sanki
-bu turuncu tişörtlerden giymek zorunda mı herkes ?
*evet , niye ki ?
-sadece sen giymelisin .
*neden
-en çok sana yakışıyor ..
*sen çok garipsin .
dedin ve gözgözeydik o an .. salakça bakıyordum sana ! niye garip olduğumu düşündüğünü düşünüyordum .. o an çok aptalca konuştuğumun farkındaydım aslında ! ne söylediğimi bile bilmiyordum . ve
-ben seni aldattım .. bana kızma olur mu ?
*ne ? nasıl .. nasıl yani ? anlayamadım .
-ilk gördüğüm rüyamda bir başkası vardı .. seni görmedim , başkasıydı gördüğüm . ve onunla oldum ..
dedim ve sustun . bir şey demedin ! ne diyebilirdin ki .. saçmalamaya devam ettim
-sen .. gözlerin ışıldıyor ve sen .. sen çok güzelsin !
*teşekkür ederim
-sadece bu kadar mı ?
*ne dememi bekliyorsun ki ?
-sana aşık oldum sanırım .
*dergiyi alıyor musunuz ?
-sana aşık olduğumu söylüyorum .. beni duymuyor musun ?
*dergi 5 ytl .. birikmiş paranız varsa geçmemi ister misiniz ?
-iyi günler .
dedim ve sana hiçbir şey deme hakkı vermeden oradan ayrıldım .. senin çalıştığın yerle aynı katta olan ve hep kahvesini içtiğim bir yer vardı ! oraya gittim .. kahvemi alıp masalardan birini seçtim ! dört ya da beş şeker almışım yine , çok şekerli içiyorum kahveyi de çayı da .. sen hangisini seviyorsun ? ve şekersiz mi içersin ? bilmiyorum ki .. ben yine de şekerli içsem iyi olur , öbür türlü zevk alamıyorum ..
sigaramı yakmıştım ve kahvemi içiyordum ki karşıma oturdun ..
*özür dilerim , hiç beklemediğim bi anda geldin .
-beklediğin anda gelsem , bir özelliği olur muydu ?
*tamam , saçmalıyorum ve orda da saçmaladım ..
-ee ?
*ben de .. sanırım ben de sana aşığım , bilmiyorum
-nerden bu kanıya vardın ?
*yapma .. farkında değil misin , hep sana bakıyorum .. bir haftadır gelmedin , seni çok merak ettim .
-evdeydim .
*bir hafta boyunca evde miydin ?
-şimdiden kıskançlık mı yapıyorsun ? evet , evet .. evdeydim .
*hiç çıkmadığına göre canın bir şeye sıkılmış olmalı ?
-gerçekten ne yaptığımı bilmiyorum .. devamlı uyudum sanırım
*seni özledim
-gerçekten mi ?
*evet . şey .. seni her gün görmeye alışmıştım ! sanırım çalıştığım saatleri biliyorsun ve hep o saatlerde geliyorsun . bu çok hoşuma gidiyor .. her gün seni göreceğim o saatleri bekliyorum ama bunu bilmiyorsun tabi .
dedin ve bir şeyler daha söylemek istiyor gibiydin fakat duraksadın .. yutkundun
-susma ..
*pardon , heyecanlıyım .. saçların çok güzel
-niye ? kıvırcıklar mı hoşuna gidiyor yoksa ?
*hayır , her kıvırcık değil .. normalde hiç dikkatimi çekmez . ama sanırım sana ait oldukları için beğeniyorum ..
-kahve içmek ister misin ?
*tabi ..
uzun bir süre susmuştuk ve kahvelerimizi yudumladık . sen kahvene iki şeker attın .. ve sigara içmiyorsun pek .. nadiren ! bana eşlik etmek için bir tane içtin . ama sana sigaranın yakışmadığını düşündüm .. çünkü sana melek gözüyle bakmaktayım !
bir süre daha konuşmamıştık . sonra kahvelerimiz bitti ve kalktık ..
*benim işe dönmem gerek .
-biliyorum ..
*yarın gelecek misin ?
-bilmiyorum ..
*bunun böyle havada kalmasını istemiyorum
-sanırım ben de ..
*bugün geldiğin için teşekkür ederim
-bir şey değil ..
umarım yarın yine gelirim , umarım sana gelebilecek bir bahanem olur ..
ve umarım bu bahaneler hiç bitmez
12 Ekim 2008 Pazar
Deli miymiş? 2
Uyandım sanırım...Yatağımda soysuzluk var inanamıyorum!Bir kral var bir de pişirdiğim ördek..Nasıl yani o gittiğim sinema filmi değil mi yastığımın altındaki?Dediklerimi anlamıyorlarmış..Anlatıyorum dinlemiyorlar..Yine suçlu ben oluyorum..Nereye gitti o cadde ahh nereye.....bilemiyorum...
Bugün de aynı uyanmadım sanırım bilmiyorum.Gündüz mü gece mi ayırt edemiyorum..Birini bekliyorum ama kimi unuttum.Canım dürüm ayran istiyor ama alan da yok söz eden de..Bugün artık yere bakmadan yürümem gerektiğini söylediler.Neden anlamadım..Kedim dedim bir de şarabım vardı ikinci çekmecede..Nerede kadehlerim nerede?...
Bugün,dün,yarın,pazartesi,perşembe,ayın üçü,sekizi,ayın ortası,yılbaşı,bayram..
3 senem mi geçmiiş ne burada..Hatırladım tamam..Uyuştuğunu sandığım içim nasıl da yandı nasıl da kavruldum nasıl da deştim kendimi..Hatırladım seni ıslak zeminli o cadde de nasıl kaybettiğimi..Hatırladım ki her gün doyamadan öptüğüm o yüzün kanlar içindeyken ne kadar öldüğümü her anımda..Hatırladım ki kediyi alacaktık tatil dönüşü,pişmiş ördek istemiştik de paramız yetip de yiyemeden geri dönmüştük.Gece filme gidecektik şu fragmanlarının her yerde dönen..Bir de dürüm ayran dedik Taksim'de.Erik ağacına dilek paçavralarımızdan birini asacaktık hayalini kurduğumuz o ev için..Planları alt üst ettin!...
Huyun du aslında hep geç kalmak..Kız başımla ben beklerdim seni,ama geç kalsan da gelirdin hep..Bu kez gelemedin..Neden bilmem...Hatırladım evet..Kızdım sana cesedin öyle cadde de uzanırken kan içinde..Hani dedim HANİ İKİ ELİN KANDA OLSA GELİRDİN?...Bak iki elinde kanda!Yine ben erken geldim..Kahretsin!..
Yere bakmadan yürüyecekmişim!Bastığım her kaldırım da cesedin var da eziyormuşum gibi geliyor taptığım bedene..Nasıl uyuyayım şimdi sensiz o yatakta,nasıl izleyeyim o filmi,nasıl geçeyim o caddeden..Söylesen..yok o da olmaz...zaten suçlu olduğunda şuan olduğu gibi susardın..
Bir daha yok seninle konuşmak falan..Planları bozup gitmek huyun oldu.Son yaptığın affedilmez..Kaç gece bekledim gelmedin..Yine iyi sabrettim,on beş dakikaya kızardım bilirsin..Bu kez 3 yıl bekledim..Artık gelmez dediler,eh anlamak da o kadar zor olmadı..
Annem kediyi satmış..Ben de eşyalarımı falan topladım..Ne istersen yap artık..Ben ördek yemeye gidiyorum...
11 Ekim 2008 Cumartesi
Haykırışlar-3
9 Ekim 2008 Perşembe
Buruşmuş Sayfalar "13"
Hayali Gücüm
Zaman duruyor sanki hayal kurunca.
Soyutluyorum dünyadan kendimi.
Benim zamanım, benim hikayem, benim dünyam...
Hepsini yaratıyorum teker teker.
Yaratıcı ben oluyorum o an.
Kaderler çiziyorum iyi kötü.
Ardından bakmıyorum bile felaketlerin.
Yükseklerden izliyorum bencilce.
İşte o zaman tapıyor insanlar bana.
Korkunun getirdiği gücüme tapıyorlar.
Derman arayanlar sığınıyor bana.
Alıyorum onları şevkatli kollarımın arasına.
Haykırıyorum dağlara yıkılın diye.
Emrediyorum okyanuslara ve denizlere.
Yanlızca bağırıyorum kullarıma,
"Ben Tanrı'yım" diye...
8 Ekim 2008 Çarşamba
Siyah - 13
Sa se... Sa... Se... Dilek kipleri mıhlandı dilime...
Ne tadı kaldı bu yolculuğun ne tuzu. Karanlıkta önünü görmeden yürümek bu! Boşluğa basana kadar beklemek bir yandan. Hem de öyle böyle değil, bile bile beklemek. Beklerken de hiç o boşluğa rastlamayacak cinsten hayat sürmek.
Hep bir çaba var mutluluğa ulaşmak adına, hayat boyu, huzur için inşa edilmeye çalışılan, yer yer enkazlar barındıran ruhların serüveni.
İçindeyken karşı koyamayıp bir güzel yedelendiğin fakat dönüp baktığında alabildiğine alay eildebilecek ve ezilebilecek şeylerle oyalan dur.
+Gözlerimi bir süreliğine kapatSAm iyi olur sanki.
-Söylemekle olur mu canım?
[ huzur lazım ]
Aşk Dile Geldi - 3
5 Ekim 2008 Pazar
sessizliğimin sesi "5"
Aşk Dile Geldi - 2
Dünyaya ilk haykırışınla birlikte
Yepyeni bir sayfa açıldı hayatımda
Gayesiz yaşantıma bir yön,
Fersiz gözlerime ışık verdin...
Artık seninle gülüp,ağlayan
İlk heceni,ilk adımını izleyen
Mutluluğu ta içimde hisseden
Gerçek sevgiyi tadan anneyim ben...
Sabahları ilk duam senin için,
Aklımdan çıkmayan tatlı sesin
Yaramazlıkların,cilvelerinle sen,
Benim tüm dünyam oldun...
Sakın borçlu hissetme kendini
Ben büyütüyorsam seni yarınlara
Sen bana en kutsal ünvanı,
"Anne" sözünü bağışladın yavrum...
1981 tarihinde Tolga Kölük'e yazılmıştır
Not : Resim alıntıdır.
Siyah - 12
.. masallarda buluşsak biz ? .. "23"
Kör oldum . bildiğin kör ..
gözlerim görüyor aslında ama görmek istemezcesine kapattım artık !
bu tertemiz vücudu daha fazla kirletip aşağılıkça , ölmesini izlemeye niyetim yok benim ..
evrim geçirmek değil bu , tamamen geriye doğru gitmek .. ama geriye gitmek de eski haline dönmek değil , tamamen çürümek ! hani vardı ya benim çürüklerim ..
pislik , iğrençlik , fahişelik kokan şeyler bana göre değil .. uzak . hem de çok uzak ! Allah'a daha yakın , benden uzak .
ve söylenen sözler kadar aşağılık işte o .
lafta kaldı , aşağılıktı .
havada bıraktı , oyuncaktım .
ufalanmışım iyice ve hiçbir değeri kalmayan bir altın oyuncağım ..
Sağır oldum . bildiğin sağır ..
kulaklarım duyuyor aslında ama duymak istemezcesine kapattım artık !
ne ondan , ne de bir başkasından ona dair gelecek hiçbir habere veya söze tahammülüm kalmadı .
yıprandıkça yıprandım
yıpratıldıkça ağladım
ağladıkça ölüme daha yakındım
hep söylendim , hep ona yakındım
artık susmalıyım .
kulaklarımı ve gözlerimi ikinci , üçüncü tekil ve çoğul şahıslara kapattım .
birinci çoğul şahıssa zaten yok !
odada asılı duran kapkaranlık bir birinci tekil şahıs var .. onun yalanları var .. onun pisliklerini kaldırdım .
Kağan'ın dediği gibi , o benim zavallım ..
Şey .. hani tozlu raflara kaldırılan altın bir oyuncağım ya ben ?
bir gün bir çocuk gelecek ve beni alacak oradan .. altın olduğumu fark edecek ve bana değerler biçecek .. birilerine satmayacak , kendi oynayacak !
seni seviyorum çocuk .
evet , seni seviyorum !
Tunca'yla oynayın .. hadi oynayın
Sevgili Bülent Ortaçgil'den de bi alıntı yapmak istedim ;
"Susulsam, kusur olsam
Ağızdaki küfür olsam
Doğuştan esir olsam
Yine de oynar mısın benimle"
Bülent Ortaçgil ..
2 Ekim 2008 Perşembe
Haykırışlar-2
.. masallarda buluşsak biz ? .. "22"
ben ?
ne miyim ben ? ..
bana gelince bütün kelimeleri yutarım !
dedim ya ,
bugün milyonlarca anlamı yalnızca sana yükleyebilirim
ama sen yine de yarın olunca sorma beni ..
ne olduğumu bilmiyorum
ve bu yüzden anlamsızca sana susarım !
beni hiç sorma .
- Önemli Not : Resim alıntıdır .. Linki de vereyim ;