27 Eylül 2008 Cumartesi

Buruşmuş Sayfalar "11"

Dostlarım

Hayata kızıyorum diyip geçerdim eskiden. Ama öyle olmuyor işte. Hatalar benim hatalarım. Seçimlerse benim. Peki, suçlusu hayat mı? Yoksa bu yazıyı yazan arsız çocuk mu? Hayata kızmaya kıyamıyorum artık. Kendime kızıyorum. Neden ders alamıyorum yaşadığım onca deneyimden? Neden hep ben atlıyorum ateşe? Neden umursuyorum? “Kimse kimseyi sevmiyor ki gerçekten” diyorum. Ama her yeni dokunuşta yalancı çıkıyorum. Ve ağlıyorum çoğunlukla her şey yolunda gitse bile. Algılayamıyorum. Yabancı geliyor rüyaları herkesin. Bense seçemiyorum doğruları. Yanılıyorum…

Uzanıyorum. Yorganı tek dostummuş gibi basıyorum bağrıma. Yastığımsa yoldaşım. Uyku tutmuyor genellikle. Ben mi onları yoksa onlar mı beni yadırgıyor bilmiyorum. Kalkıp geçiyorum pencere kenarına. Bir sigarayı kurban ediyorum gene. Dumanında kelimeler görüyorum sanki. O bana söylüyor bense not alıyorum adeta. Marifet bende değil anlayacağınız. Boşuna sevmeyin beni. Boşuna önemsemeyin. Ben sadece sözcüsüyüm onun. Ne kadar korkak ve beceriksiz olduğuma damarlarımdaki kan şahit.

Ama ne kadar sevmesem de hayatı, sizleri seviyorum. Hatta özlüyorum her zaman. Çünkü beni ben yapan hatıralarım… Ve sizlersiniz o hatıraları kayda değer kılan. Yani sizlersiniz her şeyim. Seviyorum sizi dostlarım…

Hiç yorum yok: