Hiç içimden gelmiyor açmak gözlerimi, ve perdeleri aralamak. Odaya ışık girecek elbette ki ama ardından yine karanlık gelecek... Tıpkı önce gülmekten gözleri yaşaran birinin ne için ağlayacağını merak etmesi gibi... Güneşi gören gözlerin merakla ve ışıldayarak bakmasının ardından karanlığın bünyesinde hüzünle dolması gibi.
Ellerimin, o salıncakta sallanırken bana aldığın aburcubur yağıyla kayıp kafa üstü yere düşmek gibi.. 7. kattan aşağıya giderken ve "Hadi bana müsade güzelim.. " demeyişin. Belki de bu düşüş 7. kattan aşağıya olmalıydı tam yanına isabet edecek şekilde, kafaüstü...
Sana bakarken güneşe bakar gibi merakla ve sevgiyle bakardım. Korkardım ya karanlık gelecek bir gün diye elimden tutardın, cesaret gelirdi ve güven duyardım. 7. kattan aşağıya baktığımda çok karanlıktı ve sen gittin. Arabanın arkasındaydın öylece elimi tutamadığın için karanlıktı hayat, karanlıktı çehren.
Trafik lambaları da ayarlanmış gibi kırmızı durdu bir süre. Sadece sana ve bana ayarlanmış gibi "korkma" dedin o kısacık sürede.. "Korkma, dinleneceğiz... "
Ve gittin işte güneşe doğru... Aydınlığa bakıp ışıldar bazen gözlerim; sonrasında beklenen karanlık gelir ve dolar yeniden o gözler duvardaki fotoğrafına bakarak sayıklarım içimden:
"Dinleneceğiz... Dinleneceğiz... "
Ve ne tesadüftür ki sana yazdığım bu sayı, seni kaybettiğim ayın sayısıyla aynı.. Ve ben o ayda bulunmaktayım, yine karanlıktayım...
______________________14.09.2003. _______________________
Geçmiş
10 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder