14 Eylül 2008 Pazar

Buruşmuş Sayfalar "7"

Sizler ve Ben

Karanlık çöktü gene rüyalarıma. Sanki buzdan şatomda bir ben varmışım gibi…
Aklım oyunlar oynuyor çoğu zaman bana. Var olup ama gerçekte olmayan o kadar çok şey görüyorum ki.
Algı yeteneğimi kaybettiğim zaman kendi dolduruyor o boşluğu. Ve ben tembelleşiyorum.
Düşünmekten bile üşenir oluyorum. Aciz kalıyorum bu acımasız hayata karşı. Dik duramıyorum…
En sevdiğim yemekten bile tat alamaz oldu dilim. Düşünün, o dil ne söyleye bilir artık size?
Amacını kaybetmiş bir yaşam içerisinde benle birlikte sürüklenen bir et parçası o sadece…

Kelimeler yetmez oldu artık cümlelerime. Susmak anlamını yitirdi gene…
Gene bir arayıştayım, gene bir macerada. Ama ne yazık, tek bir yoldaş yok yanımda…
Ben karanlıklardan doğmuş aydınlığı ararken, neden herkes karanlığa koşuyor?
Nedir sizi bu kadar cezbeden? Bir nefeslik bir rüya mı? Yoksa yalanlarla dolu aşklar mı?
Midem kaldırmıyor yaptıklarınızı. Tiksiniyorum hepinizden.

Sizin somut yaşantınızda ben soyutlaşıyorum. Hatta zevk alıyorum soyutlaşmaktan.
Çünkü sizden farklı oluyorum o anda. Geçmiş, gelecek hiç önem kazanmıyor.
Neyse o oluyor insan bu şekilde. Ve size oranla benim aldığım haz paha biçilemez.
Siz evet cümlesinin kölesi olup statü peşinde koşarken, ben hayır diyip rest çekebiliyorum hayatta.
Düşünün bir iki dakika. Algılamak bu kadar mı zor? Peki uygulaması?

Şimdi beni dışlayan bu yaşayan böcekler, dinleyin beni!
Kim kazanıyor gerçekte düşündünüz mü? Tadıyor musunuz kaybetmenin gölgesini?
Siz kendi oyununuzda zar tutarken, ben kuralları koyuyorum artık.
Ve topluyorum sizi teker teker. Hepiniz için yer hazırladım bahçemde.
Sırayla ekeceğim hepinizi o yerlere. Büyüteceğim hiç büyümeyecek şekilde.
Meyvelerinizi toplayacağım. Kuruduğunuz zaman ise kesip yakacağım…



Kağan Gülaçar

Hiç yorum yok: